Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Patates Hasatı [29 Eylül 2010]

Bir hafta on gündür yurtdışındaydım. O yüzden bahçemle fazla ilgilenemedim ama aklımın bir köşesinde de her zaman bahçem vardı. Gelir gelmez küçük bahçemdeki beni bekleyen sebzeleri topladım.


Sanki pazar alışverişi yapmışım gibi topladığım 4 çeşit biber, domates, marul, numunelik tek bir fasulye  ve patatesleri masaya gördüğünüz şekilde koyup fotoğrafını çektim. (Şimdi bu yazıyı yazarken farkettim ki aslında patlıcan da vardı ama onu masaya koymayı unutmuşum.)

En çok da patatesleri merak ediyordum. Toprağın altında olduklarından, ne durumda olduklarını hatta yetişip yetişmediklerini bile bilmiyordum. İnsan görmeyince merak ediyor tabiki. 14 Eylül 2010 tarihinde küçük bir kazı yapmış ve 45 gram :) patates çıkartmış daha sonra da kazı çalışmalarına ara vermiştim. Merakla kazı çalışmalarına kaldığım yerden devam ettim.





Maalesef umduğumu bulamadım bahçenin bu bölümünden. Eee her kazı yapan define bulacak diye bir şey yok elbette. Toprağın içinde elime takılan çürümüş patateslerden anladığım kadarı ile, bazı takipçilerimin yorumlarında da belirttiği gibi galiba fazla derine dikmişim patates yumrularını. Ya da daha yumrular gelişemeden toprak atmışım üsterine.

Sonra sandıktaki patateslerime yöneldim büyük bir heyecanla.


Blogumu  takip edenler hatırlayacaktır. İlhamını şu adresteki yazıdan aldığım bir yöntemle sandıkta patates yetiştirmeyi deniyordum. Sezon başından beri merakla beklediğim an geldi artık dedim ve fazla dayanamayıp bir grup sandığı devirdim.
Devirmeden önce bitkiyi gövdesinden çekince gelen 2 adet patates yumrusu beni ne kadar sevindirdi tarif edemem. Amatör olta balıkçıları ne demek istediğimi çok iyi anlayacaktır. Aynen mantarın şıp şıp oynaması ve sonra da dibe batmasıyla sopayı kaldırırsınız da oltanın ucunda sallanan balığı görünce keyiften uçarsınız ya onun gibi bir şey işte. Anlatılmaz yaşanır....


Ben böyle patatesleri görünce iyice heyecanlandım ve devirdim sandıkları.

Amma ve lakin orta kattan hiç bir şey çıkmadı. Oltayı boşa çektim yani. Toprağı eşeledim eşeledim yok bir şey...


 Son bir umutla en alttaki sandıktaki toprağı da boşalttım.




Toprağı karıştırdım ve nihayet...

Patatesler göründüüüü! Çok fazla bir şey çıkmasa da sevindim elbette. Acaba kaçırdığım var mı diye tüm toprağı eşeledim;

eşeledim, eşeledim...

ama nafile. Hepsi bu kadarmış...

Yukarda gördüğünüz fotoğraftaki patatesler soldan sağa sırasıyla: En alttaki sandıktan çıkanlar, en üsttekinden yani bitkinin yapraklarının hemen altından çıkanlar ve en sağdakiler de bahçe tarafından çıkanlar.
Orta kattaki sandıktan hiç bir şey çıkmadı; en alt kat ile en üst kat arasındaki bağlantıyı sağlayan kalın gövdeden başka...


Benim bu durumdan anladığım; sanırım bitki büyüdükçe yaprakların üstüne toprak ilave etmekte biraz acele etmişim. Yani yapraklar biraz gelişecekti sonra toprak ilave edecektim. Ben ise yapraklar çıktıkça toprağı döktüm üstlerine. Garibanlar da boğulmamak için kafayı dışarı uzattı. Uzattı ama bu sefer de can havliyle patates yumrulamayı unuttu. Galiba bu nedenledir ki en altta, kök yumrunun yanında biraz patates yetişti bir de en üstte yaprakların hemen altında. Yüzeye en yakın olan patatesler daha iri ve daha canlı görünüyor. Suyun alt katlara fazla ulaşamamış olmasının da etkisi olabilir diye düşünüyorum.

Neyse yılmak yok, yola devam! Nihayetinde ben ziraat mühendisi değilim, bu işi çoktandır yapan bu işten ekmek yiyen bir çiftçi de değilim. Kendi halinde, hobi olarak bahçede bir şeyler yapmaya çalışan bir amatörüm. Önemli olan kendim bir şeyler yetiştirebilir miyim diye denemek, bir şeylerle uğraşmak ve bundan keyif alabilmekti. Yoksa amaç sadece patates yemek olsa marketlerde kilosu 1 TL bile değil...

Ben bu yolculukta vardığım yer kadar geçtiğim yollardan da büyük keyif aldım;  daha sonraki seneler için bir şeyler öğrendim. Mesela seneye 3 kat çıkmayacağım 2 kat yeter. Toprak atmakta ve patatesleri sökmekte acele etmeyeceğim.  Haa bu arada unutmadan 2 grup sandığım daha var  henüz devirmediğim. Bunları daha sonra, bitkinin yaprakları solup döküldükten sonra açacağım. O zamanki sonucu da burada paylaşacağım.

Şimdilik esen kalın...

Patates hasatı [14 Eylül 2010]

Artık vaktinin geldiğini düşünerek dün akşam oğlumla birlikte, küçük bahçemde patatesleri ektiğim yeri kazdım yetiştirdiğim patateslerimi çıkarmak için. Aylardan beri heyecanla bekliyordum bu anı. Patatesleri ektiğim bu bölgeye önceden bukaşi dökmüştüm. Bukaşinin etkisini de görecektim bu vesile ile. Çünkü ekimi yaptığım toprak inşaat kalıntıları da içeren son derece kötü; kumlu, kireçli hatta inşaat artıkları ile dolu bir yerdi. Burayı yarım metre kadar kazıp evde yapmış olduğum bukaşiyi karıştırmış daha sonra patatesleri ekmiştim.




İlk olarak kazdığım yerdeki patatesin yaprakları iki hafta kadar önce solmuş ve sonra da ölmüştü. Kazdım kazdım ama bir şey çıkmadı buradan, bitkinin çürümüş gövdesinden başka.

Buradan bir şey çıkartamayınca yanını kazmaya devam ettim. Buradaki bitkinin yaprakları sağlam görünüyordu çünkü.

Vee nihayet patatesler göründü... Bu andan itibaren kazı çalışmalarıma bir arkeolog hassasiyetinde devam ettim.




 Bir kaç tane ufak patatesi çıkarttım topraktan.

 

Fakat fazla gelişmemişler henüz. Daha çok küçükler, hepsi toplam 45 gram geldi.

Anladım ki biraz erken davranmışım patatesleri sökmek için. Bu nedenle hemen geri kapattım üstlerini toprakla. Söktüğüm bir bitkinin kökünde gördüğüm kadarı ile benim patatesler daha yeni yeni yumru yapmaya başlamışlar. Biraz daha sabırlı olmak gerekiyor demekki. Ne bileyim, ben marketlerde yeni sezon patatesleri görmeye başlayınca, hatta fiyatları da 0.39 TL/kg'a kadar gerileyince benimkiler de olmuştur sandım. Fazla beklerse bu sefer de toprakta çürür endişesi ile sökmek istemiştim. Biraz daha bekleyeceğiz, belli oldu.

Oğulmonk'la birlikte çıkardığımız toprağı yeniden attık patateslerin üzerine.




Bu arada toprak fena görünmüyordu. Sanki bukaşinin, sonradan üstlerine döktüğüm orman toprağının ve düzenli sulamanın etkisi ile biraz kendine gelmiş gibiydi. Gözle analiz ancak bu kadar oluyor. Gerçek etkiyi görmek için biraz daha bekleyeceğim; belki de seneye tam anlamıyla kullanılabilir olacaktır bu toprak.

Sandıktaki patateslere gelince, onları da bu hafta sonu devireyim de sonucu göreyim diyordum fakat yerdekilerin henüz büyümediğini görünce biraz daha bekleme kararı aldım.

Esen kalın.

Bahçemden güncel haberler [12 Eylül 2010 Pazar]

Perlit dolu saksıda 2 kök patlıcan yetiştirmeye çalışıyordum. Saksı fazla büyük ve derin olmadığı için çok gelişemediler. Buna rağmen 1 adet patlıcan oldu yine de, fakat sadece 65 gram geldi.


Saksıyı biraz boşaltmak için patlıcan bitkilerinden birisini söktüm. Fakat doğanın mücadelesi muhteşem. Kökü sökmek hiç kolay olmadı. Çünkü kökler saksının dibindeki tel örgüye sıkı sıkı tutunmuşlar, tel örgü de söküldü silikonla tutturduğum yerlerinden.
Uff çok ağır...

Kandırdım sizi, şaka yaptım hiç de ağır değil :)
Söktüğüm bu bitkiyi bahçenin sınırındaki mazıların arasında açtığım bir çukura yeniden diktim. Umarım tutar.




Küçük bahçemde yağlık kırmızı biber sandığım biberlerim meğerse gül biberiymiş. İlk ürünlerimi topladım,
92 gram geldi iki avuç dolusu. Hafif acılar.


Esen kalın.

Domateslerimde canlanma belirtileri...

Öncelikle 11 Eylül 2010 cumartesi saat 20:15 itibari ile ramazan bayramınızı kutlar, birazdan yarı final maçına çıkacak olan basketbol milli takımımıza başarılar dilerim.

Daha önceki yazımda domateslerimin hastalandığını ya da sıcaktan dolayı yandığını yazmıştım. Sıcaktan yanmış olma ihtimali -bence- daha ağır basıyor. Çünkü önce kurumuş yaprakları budadım. Hatta zayıf düşmüş domates bitkilerini kökünden söktüm. Sonra Bauhouse'dan almış olduğum ve diğer birkilerde de çok faydasını gördüğüm  COMPO marka "Tüm Bitkiler için Sıvı Gübre"yi pompa yardımıyla yapraklardan uyguladım.

Bir hafta kadar sonra yeni sürgünler vermeye ve hatta çiçeklenmeye başladılar. Tabi rutin olarak köklerden sulamayı ihmal etmiyorum.


Domateslerde biraz olsun canlanma görünce umutlandım. Sonra aklıma mucizevi EM-1 geldi. Onu da tulumba suyu ile seyrelttikten sonra oğlumun uğurlu elleri vasıtasıyla yapraklara püskürterek uyguladım. Bu işlemi akşam üstü yaptım ki EM1'deki faydalı mikroorganizmalar ölmesin.

Şimdi beklemedeyim. Uygulamanın üzerinden henüz bir kaç gün geçmesine rağmen gözle görülür bir canlanma var. İnşallah sezonu kapatmadan biraz daha mahsul kaldıracağım. Gelişmeleri de burada yazacağım.
Esen kalın.

Domateslerim hasta oldu :(

İlk önceleri güneşten dolayı kavruldu zannetmiştim ama galiba hastalandılar domateslerim. Yaprakları kurudu, meyve vermemeye başladılar. Sebebini bilmiyorum. Belirtiler aşağıdaki fotoğraflardaki gibi.





Domateslerde de lekeler var.


Nazar değdi herhalde küçük bahçeme. Nedenini ve çözümünü bilenler lütfen yorum bıraksın.

Esen kalın.

Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | ReviewSilo - Reviews for e-Shopping