Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Bir Pembe Domates Tohumu Paylaşımı Hikayesi



Bahar gelip de havalar ve toprak ısınmaya başladığında, benim gibi bahçecilik takıntısı olanların da içinde bir kıpırtı başlar. Aslında o kıpırtı sürekli vardır bizim gibilerinde; bahar gelince artık içine sığmamaya başlar. Doğanın canlandığı gibi insanın da içinde bir şeyler uyanma eğilimindedir. (Mart-kedi-dam üçlemesi konumuz dışındadır, lütfen!)

Bu zamanlarda bizim Pembe Domates Ağı'mızda da bir hareketlilik başlar. Tecrübeliler geçilen sezondaki tecrübelerini paylaşırlarken, diğer bir deyişle tabirimi hoş görün "havasını atıp keyfini sürerlerken" aramıza yeni katılanlar da tohum talebinde bulunurlar...

Geçtiğimiz 2011 yılında, kendi çapımda elimdeki pembe domates tohumlarını paylaşıma açmıştım. Bu tür şeyleri paylaşmak isteyince facebook'daki kadar kolay olmuyor maalesef. Öncelikle tohum zarflarını hazırladık. İçlerine elimdeki tohum stoğu dahilinde 6-7şer adet pembe domates tohumu koyduk, hediyesi olarak da başka bir zarfa bir kaç tane biber tohumu...

Sonra oğlum OğulMonk'la birlikte zarfları kapattık birer birer.

İşyerindeki arkadaşlarımdan da kargo paketi yapma konusunda destek aldım, eksik olmasınlar. Sonra da talep sahiplerine kargoladık tohumları.

Gel zaman git zaman, biz kendi KüçükBahçem'izde kendi domateslerimizle meşgulken, gönderdiğimiz tohumlar da bir yerlerde yetiştirilmişler. Bakınız fotoğraflarını bizimle paylaşan PDA üyelerinin gönderdiklerinden bazıları aşağıda. İnşallah diğer tohumlar da tutmuştur ve domates vermişlerdir.

Şu gelen e-posta ne kadar da güzel, her şeye değer; eksik olmasınlar. İnsan bu vesile ile paylaşmanın tadını alıyor. Bazı şeyler gerçekten de paylaşıldıkça kıymetleniyor.


Umarım bu sene de pembe domateslerimizden elde ettiğimiz tohumlar eş-dostla, hatta uzaktaki meraklıları ile paylaşılır. Pembe Domates Ağı'nı kurmak suretiyle yüzlerce kişiyi buluşturan, güzel paylaşımlara ve GDO'suz pembe domatesin yaygınlaşmasına vesile olanlara da selam ve hürmetlerimle...



.

Tohumdan çiçeğe kadar geçen süre 30 bin yıl kadarcık...


Başlıkta 30 bin yıl yazıyor ama aslında Rus biliminsanları karbon testlerine göre 31800 ± 300  yaşındaki bir tohumu çimlendirmeyi başarmışlar.  Bu tarihler kabaca buzul çağına denk gelmekte. Soil Cryology laboratuarının biliminsanları, 2007 yılında Sibirya'nın Kolima bölgesinde, bir sincabın saklamış olabileceği tahmin edilen "Silene stenophylla" isimli bir bitkinin tohumlarını buldular.
Çalışma ekibinden Stanislav Gubin, sincapların yaşadığı yerleri yıllarca didik didik aradıklarını ve nihayetinde yerin 38 metre altında, birçok at, geyik, mamut, bizon gibi memelilerin fosillerinin arasında bu tohumları bulduklarını söylüyor. Tohumların aşırı soğuk tarafından korunması ona “donmuş bir gen havuzu” sağlamış.


 Bugüne kadar en yaşlı tohumdan çimlendirilebilmiş bitki


Daha önce de Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümünce yürütülen kazıda, Kütahya Seyitömer Höyüğü'nde, 4 bin yıl öncesine ait olduğu belirlenen mercimek tohumları bulunmuş ve yine aynı üniversitenin Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü tarafından "doku kültürüyle" çoğaltılarak toprakta çimlendirilmişti. Bu tür çalışmaları yürekten kutlamak lazım, çünkü %100 GDO'suz (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) hatta çapraz döllemelere maruz kalmamış (hibrit olmayan) tohumlar elde edilebiliyor bu sayede.

Bu da bizim 4 bin yıllık tohumdan çimlendirmeyi başardığımız bir mercimek tohumu

Çalışmayla elde edilen bilgiler ışığında dünya üzerinden uzun yıllar önce silinmiş canlıların donmuş nehir yatakları gibi bölgelerde kalıntıları bulunabilirse, tekrar yaşama döndürülebileceğine inanılmakta.

Ne dersiniz bu gidişle Jurrassic Park gerçek olacak galiba.


Dip not: Burada bir şeyi itiraf etmem gerekiyor. Daha önce Türkiye'de böyle bir çalışma yapılıp da 4 bin yıllık bir mercimek tohumunun çimlendirildiğini okuduğumda bu işte kullanılan saksıya bakarak bu işe ve çalışmaya verdiğimiz kıymetin ne kadar da az olduğunu eleştirmiştim. Amacım kesinlikle bu çalışmayı yapanları değil bu çalışmalar için ayrılan bütçeleri eleştirmekti aslında. Şimdi Rusların saksısına bakınca görüyorum ki bizim saksılar daha iyiymiş hiç olmazsa:)

Kaynaklar:
http://thetechjournal.com/science/30000-years-old-buried-plants-coming-back-to-life.xhtml
http://en.wikipedia.org/wiki/Silene_stenophylla
http://www.nydailynews.com/news/world/russian-scientists-revive-ice-age-plant-article-1.1025943

Küçük Seramın Donla İmtihanı

Takvimde 11 Ocak 2012 yazarken "Küçük Seramın Karla İmtihanı" demiştim şurada. Kar bir düştü pir düştü. Üzerinden bir aydan fazla geçmesine rağmen termometreler hala artı bir değer göstermedi. Hatta günlerce -10'larda gezdi geceleri -22'leri bile gördük biz Eskişehir'de.








Biz çok şükür sıcacık evimizde pek bir sıkıntı çekmedik ama Allah açıkta kalanların yardımcısı olsun; bir de seracıların. Benim çoook sonra geldi aklıma "yahu benim de bir seram vardı ne oldu ne bitti, dondu mu öldü mü diye bakmak".




Keşke, ayaklarımı sıcak tutsun diye almış olduğum ayak ısıtıcısını koysaydım seranın içine. Bir de zamanlayıcıya bağlardım onu ara sıra çalışır ısıtırdı içerisini.

Bir aydan fazladır sıcaklığın sıfırın üstüne çıkmamasına, KüçükBahçem'deki toprağın donarak tuğla gibi olmasına rağmen seranın içi fena görünmüyor. Elbette donanlar, soğuktan kavrulanlar olmuş ama yine de açıkta kalmalarından çok daha iyi görünüyorlar. Büyümeleri durmuş gibi ama ölmemişler sanki. Havalar ısınmaya başlayınca güçlü olanlar kendilerini toparlarlar gibi geliyor bana.

Biz kendi çapımızda küçücük bahçemizde kendi kendimize meşgale edinmiş olan basit bir bahçeciyiz. Allah geçimini tarımdan sağlayan, seracılığa büyük yatırım yapanlara kolaylıklar versin.

"Herkese donsuz geceler dilerim" ***
 Amin

Esen kalın.

*** TRT spikeri merhum Ersin İMER'in anısına... Bilen bilir; bilmeyen anlamayan da Google Abi'ye soruversin bir zahmet.

Azmeden domates taşı delermiş... [ 14 Şubat 2012 'de güncellendi]

[ 14 Şubat 2012 'de güncellendi]

"Yaşam bir yolunu bulur" yanlış hatırlamıyorsam Jurassic Park'dan bir sözdü bu. (Orijinali "I'm simply saying that life finds a way")

Evet yaşam bir şekilde yolunu buluyor. Aşağıdaki fotoğraf komşumun evinin önünde çekilmiştir. Geçen sene ezilen, patlayan bir domatesten dökülen tohumlardan kaldırım taşlarının arasına düşenlerinden çıkmış bir domates.
Ne özel ilgi var ne de bir bakım. Su bile verildiğini sanmıyorum, ama yaşam bir şekilde kendi yolunu bulmuş.




21 Ağustos 2010

*****   14 Şubat 2012 'de eklenen bölüm ****
Yukarıdaki fotoğrafı kendim çekmiştim yazısını da 15 Eylül 2010'da yazmışım, komşumuzun kapısının önünde. Aşağıdaki fotoğrafları da boş bir vakitte aylak aylak sörf yaparken buldum (www.sosyalfil.com adresinde)




Yaşam bir şekilde yolunu buluyor...

Esen kalın.

Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | ReviewSilo - Reviews for e-Shopping