Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
em1 em aktif etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
em1 em aktif etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Saksıda Bukaşi Kullanımı

Blogumun değerli okuyucuları, kış geldi diye bahçe işlerine ara vermiş değilim. Evde de çalışmalarım, araştırma ve denemelerim devam etmekte. Bunları zaman zaman sonuçlar alınmaya başladıkça burada paylaşmaya çalışacağım.

Takipçilerim hatırlayacaktır, "Bukaşi (Bokashi) Yapımı" başlıklı yapımında EM1 ve bukaşi aşılayıcıdan bahsetmiş ve bukaşi aşılayıcısının yapımını tarif etmiştim.

Hemen devamında yayınlamış olduğum "Bukaşi (Bokashi) Kullanımı" başlıklı yazımda da bukaşi aşılayıcı kullanılarak bukaşinin nasıl hazırlanacağını tarif etmiştim.

2010'un Ağustos ayında hazırlamış olduğum bukaşi aşılayıcıyı iyice kuruttuktan sonra gerektiğinde kullanmak üzere 2.5 litrelik kola şişelerine doldurdum.




Zamanı gelmişti, depodan çıkarttım bukaşi aşılayıcı dolu şişeyi.  Baktım bizim evdeki evsel atıklar hep çöpe gidiyor dayanamadım. Geçen sene litrelerce sıvı enzim yapmıştım. Bu sene de elimde bukaşi aşılayıcı olduğu için sebze, meyve atıklarından bukaşi yapayım dedim. Bukaşi hazırlamak diğerine sıvı enzim ya da kompost yapmaya göre daha kolay. Önce, çürümemiş, küflenmemiş, pişmemiş, herhangi bir kimyasal bulaşık içermeyen atıkları olabildiğince küçük küçük doğradım. Sonra bunları elimdeki kaba koydum. Bu sefer geçen seferki kocaman varilin yerine küçük bir yoğurt kabı kullandım. Haliyle varilde daha çok malzeme olacağından ve daha çok bukaşi sıvısı çıkacağından varilin en altında bir tahliye, drenaj musluğu vardı. Bu sefer yoğurt kabını delmedim. bunun yerine en altına biraz kağıt havlu ve bir sünger yerleştirdim ki sıvıyı emsin.

Sebze meyve atıklarını koyduktan sonra üstüne göz kararı bir miktar bukaşi aşılayıcı (etkin mikroorganizmaları barındıran kepek) ilave ettim. Sonra üstünü naylon poşet torba ile kapattım ve biraz da malzemeyi sıkıştırsın diye bir ağırlık koydum.Sonra da hava almayacak şekilde iyice kapattım. Bukaşi yapmanın komposta göre avantajlı tarafı da bu, havayla temas etmesi gerekmediği için evde bile yapılabilmekte. Mikroorganizmalar için gerekli oksijen diğer bir grup mikroorganizma tarafından üretilmekte. Güzel bir ortak hayat.

Zaman zaman (ama çok da sık değil) organik mutfak atıklarından ilave ederek kabı tamamen doldurdum. Her bir atık ilavesinde bir miktar daha bukaşi aşılayıcı ilave ettim, biraz karıştırdım. Bu işlemleri havayla fazla temas etmemesi için olabildiğince çabuk yaptım. Hem böyle olunca eve fazla koku yayılmasını da engellemiş oldum ki hanım bizi evden kovmasın :)


Eğer kutudaki bukaşi tahammül edilemeyecek kadar ağır çürük kokuyorsa bir şeyler ters gidiyor demektir. Ya atıkların suyunu iyice almadan ilave ediyorsunuz ya da bukaşi aşılayıcı az gelmiş demektir. Her ikisi de olabilir tabi ki. İlaveler sırasında kapağı açtıkça dibindeki suyu kabı eğerek dökebilirsiniz. Eğer musluklu bir kap kullanıyorsanız zaman zaman suyu boşaltmakta fayda var.  Hazırladığımız bukaşi doğal olarak biraz kokuyor ama biraz sirke, turşu gibi kokuyor. Öyle çok da ağır bir koku olmuyor normalde.

Bukaşimizi ürettiğimiz kabımızın tamamen dolmasından yaklaşık 20-25 gün sonra kabın içindeki malzemenin çürüdüğünü, kullanıma hazır olduğunu görebilirsiniz. Genellikle üzerinde fotoğraftaki gibi bir küf oluşumu görülür. Bu gayet normal bir durumdur, zaten bunlar da atıkların içinde üremiş, çoğalmış mikroroganizmaların ya kendisi ya da onların ürettikleridir. Ben kabı açtığımda ortaya çıkan gazın kokusundan olsa gerek benim oğlan nam-ı diğer OğulMonk "baba benim bir işim var" diye kaçtı, 5-10 dakika sonra geri geldi, uyanık velet...

 Öncelikle kullanacağım saksının dibine bir miktar toprak koydum. Bukaşiyi iyice bir karıştırıp suyunu da süzdükten sonra saksının dibindeki toprağın üstüne boca ettim. Onun da üzerine toprak ilave edip karıştırdım, bulamaç yaptım.

En üstüne de 2-3 parmak kalınlığında toprak ilavesi yaptıktan sonra biraz suladım, toprağı nemlendirdim. Yukarıdaki fotoğraftaki solda duran saksı bukaşili olan, sağdaki ise normal topraklı olan. Sağdaki saksıda 2 adet saksı tipi cherry domates bulunmakta, kendim tohumdan yetiştirdim.

Bukaşili saksımızın üstüne nemi koruması için bir poşet geçirip dinlenmeye bıraktım.

Bir 20-25 gün daha geçtikten sonra saksının üstündeki poşeti çıkardığımda, kendine yol bulan bazı mikroorganizmaların topğraın üstünde yine küf benzeri maddeyi oluşturduklarını gördüm. Bunları elimle temizledim. Pamuk gibi ya da daha çok ipek kozasının üstündeki kalitesiz ipek gibi bir şey. (Bakınız: "Sen hiç ipekböceği gördün mü?" başlıklı yazım)

Daha önce saksıda çimlendirdiğim 2 adet saksı domatesini bukaşili saksıya aktardım.

Umarım bu fideler saksıdan saksıya transfer olurken hasarlanmamıştır da tutarlar. Tutar da büyürlerse sonuçlarını yine bu blogda paylaşacağım.

Sağlıcakla kalın.

.

Sağlıklı bir çevre için çöp enzimlerini (atık enzimlerini) kullanmak (Bölüm 2/2)

İki bölümlük bu yazı dizisinin ilk kısmını okumadıysanız lütfen tıklayınız.

Hadi artık mutfak atıklarından enzim üretelim
  • Önce mutfak atıklarını küçük küçük doğruyoruz. Küçük doğramamız parçaların yüzey alanını büyüteceğinden daha çabuk fermante olmasını yani çürümesini sağlayacak.
  • Doğranacak olan atıkların organik olması yani sebze, meyvelerin kabukları, yenmeyen ya da artan kısımları, kesilmiş çimen, ağaç yaprakları vb. olması gerekir.
  • Bunun içine kesinlikle çeşitli kimyasal koruyucu katkı maddesi içeren ketçap, soslar, turşu gibi maddelerin kendisini ya da bulaşmışını katmayınız.
  • Et ve süt ürünü katmayınız.
  • Bir de özellikle not düşmüşler durian denilen acaip bir meyve var onu da karıştırmayınız.
  • Çürümüş, bozulmuş, yanmış, pişmiş, pastorize edilmiş organik maddeleri katmayınız.
  • Mutlaka plastik bir kaba 10 ölçek su, 3 ölçek atık madde ve 1 ölçek melas (bulamazsanız kaliteli pekmez) ilave ediniz.
    • Plastik kap kullanmamızın nedeni esnek olmasıdır. Sonuçta ortaya çıkacak gaz esnek olmayan cam gibi kapların patlamasına neden olabilir.
    • Su şehir şebekesinden gelen çeşme suyu olmaz. Çünkü arıtma tesislerinden geçerek gelen şehir suyunda başta klor olmak üzere arındırıcı ve mikrop kırıcılar vardır. 
    • Tulumba, kuyu suyu, ya da biz Eskişehir’lerin kullandığı Kalabak suyu gibi doğal kaynak sularını kullanınız.
    • Başka bir su kaynağınız yoksa illaki çeşme suyu kullanacağım diyorsanız da en azından 1-2 gün dinlendirin de öyle kullanın.
    • Melas pancardan şeker üretimi sırasında elde edilen bir çeşit şuruptur. (itiraf: Ben hiç görmedim.) Melas bulamazsanız ki büyük ihtimalle kolaylıkla bulamazsınız esmer şeker (dikkat! Esmerleştirilmiş değil doğal olarak esmer şeker) kullanabilirsiniz. Fakat pahalı ve yine bulması zordur. Genelde kullandığımız toz şekeri asla kullanmayınız.
    • Ben pekmez kullanıyorum, pekmez de olur.
 

  • Malzemeleri şişeye doldurduktan sonra kapağında açacağımız küçük bir delikten akvaryum hortumu gibi bir parça hortumla gaz tahliye çıkışı veriyoruz. 
  • Yandaki küçük şişe nargile vazifesi görüyor. Yani şişeden çıkan gazı dışarı atıyor, ama dışarıdan içeriye hava girmesini de engellemiş oluyor. Borudaki suyun seviyesi de fermantasyon işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı konusunda fikir veriyor. Küçük şişenin içinde yarıya kadar su olduğu herhalde dikkatinizden kaçmamıştır.
Bu da farklı bir uygulama (www.agaclar.net adresinden)
  • Şişemizin ağzını sıkıca kapatıp hava almasını engelledikten sonra oda sıcaklığında 3 ay boyunca saklıyoruz. 10-15 günde bir çalkalamak iyi gelir.
  • İlk zamanlar fermantasyon hızlı olacağı için gaz çıkışı da hızlı olacaktır. Eğer tahliye borusu kullanmayacaksanız gün aşırı kapağı biraz açarak birikmiş gazın dışarı çıkmasını sağlayınız. Sonra kapağı yine sıkıca kapatmayı unutmayın ama.
  • Bekleme süresi boyunca bazen atıkların üzerinde beyaz mantarımsı bir tabaka hatta kurtçuklar ortaya çıkabilir. Böyle bir durumla karşılaştığınızda bir miktar daha pekmez ilave edip çalkalayınız.
  • 3 ay kadar sonra artık fermantasyon tamamlanmış olacaktır. Bunu artık hiç gaz çıkışı olmamasından da anlayabiliriz. 
  • Sıvıyı süzdükten sonra geride kalan malzemeyi kuruttuktan sonra bahçeye ya da saksı toprağına karıştırabilirsiniz. Burada gübre vazifesi görecektir. Kurumadan atmanız durumunda biraz asit içereceği için fayda yerine zarar verebilir.
  • Elde edilen sıvı 1:100 gibi oranda su ile seyreltilerek kullanılabilir. Örneğin bahçecilikte 1:100 ya da 1:500 gibi bir oranda; ilaçlamada 1:100-1:200 oranında; saksılarınızda da 1:500 gibi oranlarda kullanabilirsiniz. Suyla karıştırılması enzimin etkinliğini arttıracaktır.
  • Önemli not: Son ürünün çürük kokmaması gerekir. Hafif sirke, üzüm şırası gibi kokar. Eğer ağır çürük kokusu varsa bu işi başaramamış demektir. Şişe hava almış ya da malzemeler arasına zararlı, çürük malzemeler de karışmış olabilir. Böyle bir durumda tuvalete dökün gitsin.
  • İçilebilir mi; evet neden olmasın. İçebiliyorsanız içersiniz de, bence biraz seyreltmekte fayda var ama. 
  • İçmek için hazırlayacaksanız, başlangıçta sadece meyveleri zevkinize göre karıştırarak da yapabilirsiniz. Zaten likör, şarap, sirke de benzer bir şekilde yapılmıyor mu?
Bu yöntemin yanı sıra tescilli bir marka olan EM-1 (Effective Microorganisms) kullanılarak yapılan bir versiyonu da var. Ayrıntılı olarak daha sonra bahsedeceğim ama kısaca bahsetmek gerekirse EM-1 birçok faydalı bakterinin bir araya getirildiği özel bir organik karışım. Japon bir ziraat profesörü tarafından 80’li yılların başında keşfediliyor. O günden sonra dünyaya bir felsefe şeklinde yayılmakta. Youtube’da çok güzel videolar var. EM-1’i yine pekmez ve suyla aktifleştirerek kullanıyorsunuz. Hammadesi Japonyadan gelidği için biraz pahalı. 

Türkiye’de Ankara’da  “EM Agriton” firması tarafından temin edilmekte. Gittim, aradım buldum, tanıştım; 1 lt EM-1 satın aldım. Hatta 1 lt de EM-Aktif hediye ettiler. Neyse ayrıntıları daha sonra Bukaşi yapımında…

Ben kendim bol miktarda atık enzimi ürettim. Amma ve lakin yeni yeni kullanmaya başladım. Henüz bahçemde sonuçları almaya başlamadım. Etkilerini gördükçe paylaşmaya devam edeceğim. Ama kanımca bukaşi kullanarak yetiştirmekte olduğum patateslerde epey bir etkisi var gibi.
Altyazı: patatesler niye mi sandıkta? Yanıtı pek yakında bu blogda!


NOT: Bu yazının yazılmasında http://www.o3enzyme.com adresindeki bilgilerden yararlanılmıştır. Kendi imkânlarımla Türkçeleştirerek burada kullanıyorum. Varsa bir sürç-ü lisan affola…  Ben önemli gördüklerimi ve blogumda konularla örtüşen kısımlarını sizlere aktarmak istedim. Umarım faydalı olur.

Esen kalın…

.


Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | ReviewSilo - Reviews for e-Shopping