------o------2010'un bu son gününde, tamamlanmasına saatler kalmış bir yılın muhasebesini yaptım kendimce. Bu yazımda da bu yılın bahçecilik sezonunda neler yaptığımı, önceki yazılarımdan derleyerek kısaca özetledim. Bu sezondan edindiğim tecrübeleri, kazançlarımı da not ettim, tespit ettiğim hatalarımı da....
Yazının sonunda 2010 yılı yaz sezonunda bahçemden ne kadar ürün aldığımın listesi de var. Toplam miktar kimilerine göre komik kalabilir amma ve lakin neticede hepsi kendi çabalarımla kendi yetiştirdiklerimdir.
2011'de daha iyi bir bahçe sezonu geçirmek ümidiyle...
------o------
Aslında topraktan hiç uzak kalmadım. Köyüme gittiğimde de tarlada, bahçede çalışırdım dedemlere yardım etmek için. Kâh ayçiçeği, pancar sulardık hep birlikte kâh çeşitli sebze, meyve yetiştirirlerdi biz de anladığımız kadarı ile yardımcı olmaya çalışırdık.
Bugüne kadar hep müstakil evlerde oturdum. Küçük de olsa bahçesi vardı hepsinin. Şimdiki yeni evimizin de önünde ve arkasında küçük birer bahçemiz var. Annemin ön bahçede yetiştirdiği domatesler benim için bir dönüm noktası oldu. İtiraf etmek gerekirse tadına bakana kadar her gün içinden geçtiğim bahçede domates yetişmekte olduğunun bile farkında değildim. Ne zaman ki bir akşam yemeğinde “-Domatesler ne kadar da lezzetliymiş” dediğimde eşim bahçeden topladığını söyleyince varlığından haberdar oldum bahçedeki domateslerin. O zamana kadar pazardan aldığımız “domates”leri de domates zannediyormuşuz; gerçek domateslerin tadını unutmuşuz zamanla meğerse. Tıpkı hayatı boyunca bir kez bile güneş görmemiş, bir kez otlanmamış tavukları tavuk zannettiğimiz gibi…
Evimin önünden |
Bir de hediye gelen bir karaçam tohumunun bir bardakçık saksıdan kafasını uzatıp büyüdüğü mucizesini gördüm ya o zaman iyiden iyiye bakış açım değişti toprağa. Bir tohum ekiyorsun o sana kocaman bir ağaç veriyor. Bir biberden çıkmış onlarca tohumdan sadece birini ekiyorsun o tohumdan sana onlarca biber veriyor. Nur içinde yatsın Âşık Veysel ne de güzel söylemiş: “Bana türlü türlü meyve yetirdi”, “Kazma ile dövmeyince kıt verdi”, “Karnın yardım kazma ile bel ile / Yüzün yırttım tırnak ile el ile / Yine beni karşıladı gül ile / Benim sadık yârim kara topraktır”
Bunların neticesinde 2009 yılının sonlarına doğru bende yeniden bir merak başladı bahçe, toprak işlerine karşı. Bir arkadaşın www.agaclar.net adresini önermesi ile de bu forum başta olmak üzere çeşitli internet sitelerini incelemeye, forumları okumaya başladım. Malum, internet ortamında bana lazım olan bir bardak su iken deryalar, okyanuslar kadarı var. Ben kepçe internet kazan karıştırdım, karıştırdım… Çok okudum, inceledim birçok şey öğrendim. Dedemden gördüklerimin ötesinde bilimsel ve teknolojik gelişmeler neticesinde birçok gübre, vitamin, yetiştirme ortamı, tohum çeşidi olduğunu fark ettim. Çeşitli sitelerden değişik tohumlar sipariş ettim. Tohumları yetiştirmek için şişen tabletler, taş yünü, torf, cocopeat, perlit, hydroton gibi yetiştirme ortamları, viyoller, saksılar, mini seralar satın aldım. Seracılardan topraksız tarımda kullanılan besin sıvılarından getirttim. Büyük marketlerden vitaminler, bitki besinleri aldım hatta kendim evde mutfak atıklarından enzimler, EM1 ile bukaşi, kompost ürettim. Yani şu anda bahçecilik üzerine forumlarda neler konuşuluyorsa, neler gündemdeyse birçoğunu denedim, uyguladım ve halen devam ediyorum.
Yukarıdaki fotoğrafta çeşitli tohum/fide yetiştirme ortamı görülmektedir. Perlit, Cocopeat (Hindistan cevizi kabuğu talaşı), torf, şişen tabletler, kaya yünü (taş yünü), hydroton, vermikulit ve fotoğrafa sonradan photoshop ile dahil olan su emici jel toprak (SAP - Super Absorbent Polymers)
Burada da çeşitli vitamin ve bitki besinleri görülmektedir. Humik asit, değişik firmaların bitki besinleri, superthrive, clonex, EM1 (Effective Microorganisms -Efektif Mikroorganizmalar), evsel atıklardan elde edilen enzim, bukaşi, organik gübre.
Geçtiğimiz yaz sezonunda yani 2010 ilkbaharından sonbaharına kadar evimizin önündeki küçük bahçemde kendi çapımda bahçe işleri ile uğraştım. Boruda çilek, sandıkta patates yetiştirmeyi denedim. Takip edenler bilecektir denemelerimin birçoğunu da blogumda paylaşmaya çalıştım.
Yılın şu son günlerinde geçtiğimiz 2010 yılının muhasebesini yaparken kendimce bir özet çıkarttım. Bunu da sizlerle paylaşmak isterim. Belki aranızda burada bahsettiğim denemelerimden faydalanacaklar olabilir.
2011 yılınız mutluluk, sağlık ve başarı ile dolu olsun; selam ve saygılarımla.
Geçen sene bu vakitler bahçemi temizledim, yabani otları yoldum, çapaladım; tarlamı nadasa bıraktım bir başka deyişle..
Sabırsızlıkla beklediğim bahar gelip de havalar ısınır gibi olunca aldım küreği tırmığı elime, girdim bahçeye. Kendimce bir yerleşim planına göre fideleri dikmek için karıklar açtım. Sonra viyollerde yetiştirdiğim, bazısını köyden hazır yetişmiş getirdiğim domates ve biber fidelerini toprağa diktim.
OğluMonk'la yani oğlumla birlikte suladık, cansuyunu verdik.
Fideler biraz büyüyüp serpilince askıya aldım, boğazlama da yaptım http://www.pembedomatesagi.com/ sitesinde de tarif edildiği gibi.
Zamanla daha da büyüdüler, destek çubukları yetmez olunca 4 adet 2 metrelik boruyu diktim bahçenin köşelerine. Bunların arasına kalın ip gerdim. Domatesleri iplerle bu kalın iplere astım.
Tabi bahçede sadece domates yok. Önden bakınca sol taraf sebze bahçem, sağ taraf ise çiçek bahçesi. Çiçek bahçesinde ise akşam sefaları, güller, menekşeler, daha öncesinde kışın çıkıp solan lale ve lahanalar ile adını bilmediğim çeşitli çiçekler var. Sağ tarafta duvarda asılı olan boruda perlitte çilek ve yerde de sandıkta patatesler görülmekte.
Sebze bahçesine aşağıdaki fotoğrafta yakından bakarsak; domateslerin arkasında gül biberi, acı saksı süs biberi, sivri kıl biber, patlıcan ve patatesleri görebiliriz.
İlk hasadımı oğlumla birlikte yaptık.
Domates dalında güzeldir.
Toplanınca da fena değil hani.Gün geldi kilo kilo domates topladığımız da oldu.
Bir zaman geldi ki Türkiye'de bir çok domates üreticisini vuran hastalık benimkileri de yakaladı. Aşırı sıcaklardan mı yoksa hain güve tuta absoluta yüzünden mi bilemedim ama hasta oldu zavallıcıklar. Kurudular, meyveden kesildiler.
Domatesleri kurtarabilmek için biraz gübre, biraz vitamin takviyesi yaptım. Hatta EM1 ile besledim. Biraz canlanır gibi oldular. Kendilerini toparladılar, yeni sürgünler verdiler ama...
...ama yaz bitti maalesef. Yine de tek tük domates almaya devam ettim.
Sonunda sezonu kapattık. Domatesler ve biberlerin kalanlarını da toplayıp kökünden söktüm bitkileri. Sadece tek kök patlıcanı, 2-3 kök biberi ve sandıktaki patatesleri bıraktım geride. Topladığımız henüz yeşil, kızarmamış domatesleri de turşu yapmak üzere ayırdık.
Şimdi kış geldi. Ama boş durmak yok, yola devam. Evdeki hazırlıklar devam ediyor. Yeni sezon, yeni şans, yeni tecrübeler, yeni heyecanlar bekliyor bizleri.
2010 sezonunun ardından çıkardığım dersler, kazanımlar kısaca şöyle:
Bahçede Yapılan Hazırlık İşlemleri
- Bir önceki sonbahar sonunda bahçedeki tüm bitkileri kökledim.
- Toprağı çapalayarak alt üst ettim.
- Bu arada toprağa karışmış olan özellikle plastik kökenli yabancı inşaat maddelerini temizledim. İri taşları ayıkladım.
- Toprağa yanmış hayvan gübresi karıştırdım. Bir kış boyunca toprak dinlendi, tazelendi. Gübre de bu arada toprağa iyice karıştı.
- Arada bir toprağı bel küreği ve çapa ile alt üst ettim.
- Bahar yaklaşırken ocak sonu şubat başı gibi evdeki mini seramda tohumları viyollere ektim, filizlendirdim. Biraz acele etmişim aslında; bu seneki havanın istikrarsızlığından dolayı bazı fideler telef oldu.
- EM1 ile bukaşi yaptım ve patatesleri ektiğim yerdeki toprağa karıştırdım.
Hatalarım
- Tohumları filizlendirmede biraz acele etmişim. Gerçi bu sene hava durumu çok değişkendi, Mayıs ortasında bile çok soğuk günler yaşadık. Bu nedenle bazı fidelerim telef oldu, özellikle biberlerin çoğu.
- Fide üretirken de fazla sulama ve fazla besin verdim; sanki ne kadar çok sularsam, ne kadar çok vitamin-gübre verirsem o kadar hızlı büyüyecekmiş ve daha iyi olacakmış gibi. Hâlbuki fazla sulama nedeniyle birden büyüdüler, sonra da gövdeleri zayıf olduğu için kırılıp öldüler. Köklerin hep su içinde kalması nedeniyle de birçoğu kökten çürüdü.
- Fideleri dikmek için açılan karıklar iyi olmadı. Daha iyi bir düzenleme yapılabilirdi.
- Fideleri çok sık dikmişim. Domateslerin bu kadar büyüyeceğini hesaplayamadım. Fideler küçükken gözümüze az göründü. Daha sonra seyreltmek için aralardakini sökmek gerekti.
- Bahçe yerleşimi, ürün çeşitliliği daha iyi optimize edilebilirdi.
- İlk başlarda aşırı sulama nedeniyle kökler iyice gelişmedi, iyi tutunamadı. Dolayısı ile bitkilerin kök tarafı zayıf, diğer taraftaki gövdeleri kalın oldu. Bu da meyvelerin beslenmesinde ve gelişiminde güçlüklere neden oldu.
- Domateslerin şekil budamasında ve askıya alınmasında geç kaldım. İlk başlarda çok serbest yayıldılar. Daha sonra askıya alabilmek için güçlü dalları feda etmek zorunda kaldım.
- Askı iplerini ince kullandığım için bitkiyi bazı yerlerde zedeledi. Rafya ya da boyna takılan kimliklerin bağlarından kullanmak lazım.
- Bir ara ev yapımı enzimin etkisini görebilmek için aşırı miktarda kullandım, seyrelterek kullanmam gerekirken doğrudan döktüğüm de oldu. Bu da bazı bitkilerin hastalanmasına hatta ölmesine neden oldu.
- Aşırı sıcaklarda bazı günler (evde olmadığımız için) sulayamadık. Bazı bitkilerin yaprakları hemen kavruldu. Kendine gelmesi için zaman geçti.
- Öncelikle tüm çalışmalar bir kazanç benim için. Akşamları işten gelince küçük bahçemde uğraşmak, sulamak, gözümün önünde gün be gün büyüdüklerini görmek, bitkileri budamak, yabancı otları sökmek, kendi yetiştirdiğim ürünleri toplamak müthiş keyifli.
- Yaptığım denemeler ile çok şey öğrendim. Seneye daha bilinçli davranacağım.
- Kendi yapmış olduğum ev yapımı organik gübreleri kullandım. İyileri de oldu kötüleri de oldu.
- Ve kendi yetiştirdiğim biberleri, domatesleri, patlıcanları, patates ve marulları yemenin lezzeti…
Hâsılat: Gün be gün topladıklarımı tartıp kaydetmiştim. Buna göre bu seneki toplam hâsılat şu şekildedir:
- Patates (Toplam : 2778 gr)
- Yerde : 312 gr
- Sandıkta : 2466 gr
- Domates (Toplam : 26995 gr (yaklaşık 27 Kg.)
- Pembe : 7781 gr
- Sarı Küçük : 3514 gr
- Cherry : 3543 gr
- Diğer :12157 gr
- Biber (Toplam : 3108 gr)
- Kıl Sivri Biber : 1398 gr
- Acı Saksı (sivri) : 664 gr
- Acı Saksı (top) : 82 gr
- Gül biberi : 964 gr
- Patlıcan : 4816 gr ( Tanesi ortalama 150 gr'dan 30-35 adet olsa gerek, saymamışım.)
- Marul : 8-10 adet
- Bir tutam nane, bir avuç ayçiçeği, 3 adet süs kabağı, 2-3 taze fasulye, günlük 8-10 avuç çilek, 1-2 salatalık semizotu…
- Brüksel lahanası, cherry turp kayda değecek kadar olmadı
Yeni yılınızı tekrar kutlar mutluluklar dilerim.Allah'tan dermanı olmayan dert, başedemeyeceğimiz sorunlar vermemesini herkes için dilerim.
Esen kalın.
NOT: Bu yazım blogumdaki 100. yazı olmuş. Bu güzel tesadüf de kendi kendime kutlu olsun.