Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Marketten alınan domatesler neden lezzetsiz?

Domateslerin tadı kaçtı mı?



Bu tür araştırmalar bizden çıkacak değil ya, Florida Üniversitesi Bahçe Bilimleri Bölümü'nde Profesör olan  Harry J. KLEE'nin Current Biology dergisinde yayımlanan bir araştırmasına göre domatesin lezzetinin oluşmasında bitkiye kokusunu veren bileşenler büyük rol oynuyor. Prof. Klee, domatese kokusunu veren 20'si baskın olan 400'den fazla bileşen olduğunu keşfetmiş. Bu sonuca varmak için yaptığı genetik ve moleküler çalışmaların yanı sıra 150 civarında farklı domates cinsini 170 gönüllü ile birlikte test etmiş. Prof. Klee'nin ifadesine göre; domates tüketiminin artması ile birlikte çiftçilerin domatesin lezzetini değil tarladan almaya çalıştıkları domates miktarını önemsiyorlar. Bu da değişen yetiştirme teknikleri, ve gübreleme yöntemleri sebebiyle domatesin lezzetinin bozulmasına neden oluyor. Yetiştirici ile son kullanıcı arasında doğrudan bir ilişkinin olmaması da bu işi kolaylaştırıyor. Çünkü yetiştiren için domates, sandığa yerleştirilen para getiren kırmızı bir şey.

Klee kendisine şunu soruyor "-Acaba bizler gerçek domatesin tadının ne olduğunu bilmeyen bir nesil mi yetiştiriyoruz?" yine kendisi kısa ve net olarak cevaplıyor:"-EVET!"

Klee ve ekibi domateslerin kimyasal analizini yapmak için üç yıl çalışmışlar. Üniversitede kurulan bir serada birbiri ardına yetiştirilen 150'den fazla domates tek tek incelenerek mükemmel domatesin nasıl olacağı genetik çalışmalarla irdelenmiş.


http://www.wired.com/wiredscience/2012/05/tomato-chemistry/ adresinden

Prof. Klee, bizim PDA'ya (Pembe Domates Ağı) benzer bir şekilde, seçmiş olduğu kaliteli tohumları ücretsiz olarak paylaşmakta ve yaygınlaşması için uğraşmaktaymış.


Kaynaklar:
http://hos.ufl.edu/kleeweb/
http://www.npr.org/2012/05/25/153709184/whats-the-secret-to-great-tomato-flavor
http://www.wired.com/wiredscience/2012/05/tomato-chemistry/

.


Havai (Dalında) Köklendirme Yöntemi ile Şeflera( Beşparmak) Bitkisi Çoğaltma

Nikahımda hediye edilen bir adet şeflera (beşparmak) bitkim var. Maşallah uzadı da uzadı; nikah değil şeflera... Öyle uzadı ki boyu tavana ulaştığı için artık daha fazla uzayamaz oldu. Kesip başka bir saksıya aktarmak uygun olacaktı. Aklıma 'havai köklendirme' yani 'dalında köklendirme' ya da ingilizcesi ile 'air layering' yöntemi geldi. Yıllar önce başka bir salon bitkisinde denemiştim ama başaramamıştım. Bir kez daha denemekten zarar gelmez, buyrun havada şeflera köklendirme macerama.

Anaç şeflera bitkisi

Havai köklendirme uygulanacak yer temizlenir

Bu işlem için önce bitkiyi ikiye böleceğimiz noktada küçük bir temizlik yapmak gerekiyor. O bölgedeki dallarını kopardıktan sonra ana gövdeye zarar vermeden kabuğu 2-3 cm kadar alabilirseniz daha iyi oluyor. Hatta temin edebilirseniz açılan bölgeye bir miktar köklendirme hormonu sürerseniz daha da başarılı sonuçlar elde edebilirsiniz.

Havai köklendirme işlemi için açılan bölgeyi toprakla buluşturmak gerekiyor. Adı üzerinde 'havai' bir işlem olduğu için gövdeyi toprağa değil toprağı gövdeye ulaştırmak gerekiyor. Bunun için 500 ml'lik bir pet şişeyi fotoğraftaki gibi yarıp gövdeye saracağız. Pet şişeyi bitkinin gövdesinin etrafına geçirdikten sonra alt kısmı güzelce kapatmak gerekiyor ki toprak ve su dökülmesin.

Pet şişeyi görseldeki gibi keselim

Sonra da bitkinin gövdesine dolayalım

Bir poşetle (siyah renk daha iyi olur) etrafını saralım

Arada bir su vermeyi ihmal etmeyin

Bitkinin gövdesinde açılan bölgeyi tamamen toprağın içinde kalacak şekilde şişeyi toprakla doldurduktan sonra, yarıktan ve alttan toprak ve su dökülmesin diye bir poşetle sıkıca kapatıyoruz. Fakat üst taraftan arada bir su dökebileceğiniz kadar bir boşluk bırakmayı unutmayın. Ben, fotoğrafta da görüldüğü gibi beyaz bir poşetle sarmıştım fakat siyah bir poşetle sarmak daha doğruymuş. Kökler ışık görmeyince, karanlıkta toprağın altında olduğunu sanarak daha iyi gelişecektir.

Artık 2-3 hafta kadar bekleme sürecine giriyoruz. Hadi alın kahvenizi, çayınızı bekleyin... Daha sonra görüşürüz...Arada bir bir kaç damla su vermeyi ihmal etmemek gerek, toprak sürekli nemli kalmalı.

-=(0)=-

Tamam mı, 20 gün kadar geçti mi üst satırla bu satır arasında? Tamamsa kaldığımız yerden devam edelim. Poşeti sıyırıp baktığımızda, bitkinin gövdesinin ortasından yani havada köklendiğini görebiliyoruz. Tam bu noktanın hemen altından bitkimizi kesiyoruz.

Kökleri görüyor musunuz?

Köklendirme yapılan yerin hemen altından keselim


Hazır dalında köklenmiş olan üst parçayı şimdi başka bir saksıya aktarabiliriz. Böylelikle kesip doğrudan saksıya aktarıp, köklenmesini beklemek yerine daha hızlı bir şekilde bitkimizi çoğaltmış oluyoruz. Hem de yeni saksıda tutma ihtimali çok daha fazla oluyor.
Kökler daha da belirgin

Pet şişeyi kökleri zedelemeden çıkartıyoruz ve...

Yeni yerine dikip can suyunu da veriyoruz


Benim şefleranın saksıya aktarılmasından yaklaşık bir ay kadar sonraki hali şu şekilde. Daha önce tavana çarptığı için bir türlü uzayamayan uç kısmından 4 dal birden çıkarttı. Bitki ilk önce doğal olarak bir durağanlık süreci, yer değiştirme şoku yaşadı fakat şimdi gayet sağlıklı görünüyor.
Ana kız yan yana


Anaç bitki de kendi hayatına devam ediyor. Kesilen yerden o da dal üretmeye başladı, bakın:
Anaç bitki kendi yolunu yeniden çiziyor


Sevgili canlar ve fanlar, bir yazımızın daha sonuna geldiğimiz bu satırlarda, benim aslında bir elektronik mühendisi olduğumu, bahçe işleri ile tamamen amatörce bir hobi olarak uğraştığımı; öğrendiğim, gördüğüm, okuduğum şeyleri kendi bahçemde, salon bitkilerimde deneyip burada naçizane bir şekilde paylaşmaya çalıştığımı yeniden bilgilerinize arz ederim. Umarım bu yazımdan ve bu yazımın altındaki önerilen linklere tıklayarak ulaşacağınız diğer yazılarımdan faydalanır, memnun kalırsınız.

Esen kalın.

Ö.Y.  04.09.14 @Eskişehir

Etiketler: şeflera, beş parmak çiçeği, air layering, havai köklendirme, dalında köklendirme, havada köklendirme; Schefflera arboricola; yeni saksı, can suyu, anaç, budama, çoğaltma, köklendirme, sürgün, dal, kabuk, köklendirme hormonu, root, clonex jel, root-it, KüçükBahçem

KüçükBahçem'in seyir defteri; Ağustos'14

Kapımın önündeki minicik ama benim gözümdeki koskocaman KüçükBahçem'e 2014 sezonu fidelerini 1 Haziran'da toprağa vermiştik hatırlarsanız -> buraya tıklayın<- hatırlayın o halde.

O zamandan bu zamana bir hayli vakit geçti ve ben hiç bir gelişmeyi bloga aktar(a)madım. "Who Cares" diyebilirsiniz ama ola ki birinin umurundaysa diye benim umurumda olduğundan, KüçükBahçem'in son durumundan biraz bahsedeyim "care" edenlere.

Her gün biber topluyorum, ve hatta domates bile toplamaya başladım bu ara. Biliyorum biraz geç kaldım ama maalesef bu sene Eskişehir'in havası da bir acaip. O yüzden geç dikmiştim fideleri, dolayısıyla ürün de gecikti, ama dert değil zaten şu anda domatesin en pahalı olduğu dönem. O yüzden kendi bahçemdeki domatesleri şu anda yemek daha hesaplı geliyor bana.

Patlıcan da var yine ve her sene olduğu gibi  çok lezzetli. Bahçedeki domatesler karışık bu sene. Çeri de var, pembe de, oturak da. Biberler de çeşitli; kapya, kıl, saksı, süs, çarliston... Hepsinden birer ikişer kök, çok fazla değil. Ha 1 sandık da patates var, unutuyordum az daha...

Bu sene ilaveten İstiridye Mantarı (evet mantar), balkabağı ve limon var KüçükBahçem'in bu sene vizyona giren bölümünde. Onlardan ayrıca bahsedeceğim. Ama biz öncesine gidelim yani flashback yapalım biraz.

-=(0)=-

Öncelikle tohumlar fideye, fideler fidana/bitkiye dönüştü bahçemde.

Domatesler yeşerdi ve olgunlaşmaya başladı.

Biberler de iyi görünüyor


Büyüyen domatesleri askıya almak gerekiyordu ve öyle yaptım.

(Ara not: Fotoğraftaki sinek tuzaklarını farkettiniz mi? Ev yapımıdır, nasıl yapıldığını öğrenmek istiyorsanız buradan buyurun. Bu tuzaklar iyi hoş da yağmur yağınca doluyor; üstüne ufak bir şemsiye lazım ;)  )


Yaptık ama bahçe yine çingen çadırına benzedi.


Evet sevgili fanlar ve canlar bu işlemlerden 20-30 gün sonra kızaran domateslerin tadına bakmaya, biberleri de ilave ederek gün aşırı melemen yemeye başladık. Kendin yetiştirip, dalından da kendin koparıp yiyince pek bi datlı oluyo dememişmiydik.

Biberin küçük olduğuna bakmayın yarısını bile yiyemedim acıdan dolayı


--(0)--

Bir ara hava yine acaipleşmişti. Dolu bile yağdı. Benim KüçükBahçem'e de zarar verdi, balkabağının yaprakları delik deşik oldu. Yaprak önemli değil de fotoğraftaki kabak da zedelendi ve sonra da çürüdü. Çöpe atmak zorunda kaldım. Allah çiftçimizi yangın, dolu, sel gibi felaketlerden korusun.

Balkabağı küçücük bahçede kendine yer bulamayınca çitin üzerinden yola taştı.

Yakın çekim...
Hasar yakından daha belli oluyor değil mi?


Şimdilik haberler böyle.  Esen kalın, enseniz neden kalın?

Ö.Y. 2 Eylül 2014 @ Eskişehir









Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | ReviewSilo - Reviews for e-Shopping