Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
orman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
orman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Zeytin Fidanı Dikme Zeytin Toplama

Zeytin Fidanı Diktik ve Zeytin Topladık...

Fidanlarımla birlikte zeytin fidanı dikerken.

Ekim ayı gelmişken dikim sezonunu kaçırmayayım dedim. Mayıslar'daki zeytin-ceviz bahçemde az bir yer kalmıştı fidansız. Oraya da yine Orhangazi'den alıp getirdiğim 2şer yaşındaki zeytin fidanlarından diktim. Dikimi ailemizin fidanları olan oğlum ve kızım ile birlikte gerçekleştirdik. Ömürleri uzun olsun tüm fidanlarımızın...

Önce çukurun dibine biraz can suyu veriyoruz

Sonra da fidanı köklerine de zarar vermeden düzgün bir şekilde  dikiyoruz, işte böyle...

--------------------=(O)=--------------------

Çukurlar kazıldı

Fidanlar dikildi...

--------------------=(O)=--------------------

Ardından 4-5 yaşına gelmiş olan zeytin ağaçlarımızdaki bu seneki zeytinleri topladık artık Allah ne verdiyse... Bu sene zeytin senesi değil bu nedenle pek de fazla bir şey çıkmadı. Ancak 2.5 kg'lık yoğurt kovası kadar oldu. Onların toplanmasında da bizimkiler başroldeydi...

Abisi toplar kardeşi de yardım edermiş...

--------------------=(O)=--------------------

Zeytin fidanı dik, zeyin topla derken yorulduk, iyicene acıktık. Peki n'aptık sonra? Tabi ki tenekede tavuk!
"Offf amma da acıktım hadi baba ya acele et..."
Kısık ateşte 50 dakika...
Burada, kendi yapımım olan tenekede tavuk pişirme aparatına tavuğun takılmasını ve sonrasında da ateşi görüyorsunuz. Canınız çekmesin diye pişmiş halini koymadım, sanmayın ki yine yaktım tavuğu...
...
Tamam tamam itiraf edeyim telefonumun şarjı bitmişti çekemedim son halini ama Allah sizi inandırsın bu sefer oldu, hem de "Çok iyi de oldu çok güzel iyi oldu tamam mı ?"

Afiyetle yedik biz, gelin size de yapayım.

Tavuk pişerken annem de çayı ve pilavı hazırladı.


BÖLÜM OYUNCULARI:

Bizim damat yani eniştem: Fidan çukurlarını kazan adam rolünde
Oğlum ve kızım: Fidan diken, zeytin toplayan abi-kardeş rolünde
Eşim ve kızkardeşim: Bizim de bir dikili ağacımız olsun diyen gelin-görümce rolünde
Annem: Ateşi yakan, çayı demleyen kadın rolünde




Esen kalın.
Ö.Y. / Mayıslar, Eskişehir


.



Mayıslar dağlarında mantar avı

Zeytin avımızdan elimiz boş dönüp, temiz dağ ve orman “havamızı aldıktan” sonra hiç olmazsa günü kurtarmak adına mantar toplamaya çıktık. Bu aralar tam da mantar avı zamanıymış. Malum, mantar toplamak çok keyifli olsa da mutlaka ama mutlaka bir bilen ile birlikte gitmek gerekir bu ava. Öyle kulaktan dolma bilgilerlere, kitaptaki, google’daki fotoğraflara güvenerek mantar toplanırsa sonu kötü biten bir macera yaşanabilir.

Mantar avına çıktığımız yer


Ülkemiz yabani mantar açısından son derece zengin. Dolayısı ile bir hayli zehirli mantar türü de yetişmekte topraklarımızda. Bu nedenle toplanan mantarın zehirli olmadığından kesinlikle emin olunmalı. En ufak bir şüphe varsa bile bırakınız kalsın o mantar, gerek yok yemeseniz de olur. Yenilebilir mantarın da tadına doyum olmaz hani, hele hele taze taze toplanıp da hemen oracıkta ızgarası ya da yemeği yapılırsa tadından yenmez…

Peki, bir mantarın zehirli olup olmadığı nasıl anlaşılır? Şahsen ben mantar uzmanı değilim; bırakın uzmanlığı pek toplamışlığım da yoktur.  Ülkemizde belgeli/sertifikalı mantar uzmanı da pek yok aslında. Öğrendiğim kadarı ile bir tek Jilber BARUTÇİYAN isminde bir kişi var ülkemizde sertifikalı mantar uzmanı olarak.
www.uzmantv.com web sayfasında kendisi şöyle tanıtılmakta:

Jilber Barutçiyan; Mantar Uzmanı.
Türkiye'de arkeoloji eğitimi aldıktan sonra 1984 yılında İsviçre'ye gitti.
İsviçre'de amatör olarak mantarcılığa başlayan Barutçiyan, bugün İsviçre Sağlık Bakanlığı'nın onayından geçmiş bir mantar uzmanı.
Kişilerin topladığı mantarları kontrol etme, her türlü mantar ticaretinde sertifika yazma ve kurs verme yetkisi veren bu sertifika dünyada sadece İsviçre Sağlık Bakanlığı tarafından verilebiliyor.
24 yıldır mantarlarla uğraşan Barutçiyan, mantarlar hakkındaki bilgilerini amatör olarak mantar toplamak isteyenlerle de paylaşıyor.
Mantar meraklıları için Fransızca ve Türkçe olarak kurs veriyor. Kurs, yaklaşık 5 saatlik teori ve bir günlük arazi çalışmasını içeriyor.
Kursun amacı katılanlara mantar hakkında genel bilgiler vermek, zehirlenme risklerini ortadan kaldırmak ve en azından 5-10 çeşit leziz ve kıymetli mantarı tanımalarını sağlamak ve doğa sevgisini paylaşmak.

Mantarları ayırt etme konusunda kısa bir araştırma, internet ve kitap taraması sonunda öğrendiğim yöntem şudur: “Daha önce yenilmiş ve yenildiği için zehirlenilmişse o mantar zehirlidir. Yok, eğer yenildiği halde zehirlenilmemişse o mantar yenilebilir.”

Fakat unutulmamalı ki bazı mantar türleri insanı uzun sürede ölüme götürebiliyor. Çok yenildiği takdirde, uzun vadede böbrekleri çalışamaz hale getirip böbrek yetersizliğinden dolayı ölüme neden olan mantarlar da varmış doğada. Genellikle bunlar ölümcül/zehirli olduğu bilinmediğinden ölenler eceliyle gitti zannedilmekteymiş.
Her neyse, biz de yanımızda bu işi bilen (daha önce mantar yediği halde hala bizimle olan) bir büyüğümüzle çıktık Mayıslar’ın dağlarına. Buralarda özellikle çam ve meşe ağacı bol miktarda var. Mantar da meşe ağacının olduğu yerleri severmiş. Nitekim ormana gelir gelmez her tarafta çeşit çeşit mantar görmeye başladık.

Üstüne basılınca sporlarını püskürten puf mantarı

Başka bir puf mantarı türü

Genellikle çürümüş ağaç kabuklarının yanında yetişen bir mantar

Sarı mantarlar
Not: Yazımda kullandığım mantar görsellerinin hiçbirisi bana ait değildir. Maalesef mantar toplama heyecanı yüzünden fotoğraf makinemi yanıma almayı unutmuşum. Telefonun da şarjı bitmişti...


Bulduklarımızın hiç birisi zehirsizliğinden emin olduğumuz “Kanlıca Mantarı”na benzemiyordu. Bir müddet çantamız boş gezdikten sonra nihayet tek tük de olsa ağaçların diplerinde kırmızıya yakın turuncu rengi ile kanlıca mantarlarından da bulmaya başladık. Bulduklarımızın bir kısmı çürümeye başlamış ve kurtlanmıştı.  Biz diri görünen tazelerinden topladık bolca.

Kanlıca Mantarı



Kanlıca mantarının alttan görünüşü, lameller
Yeri gelmişken mantar kurtluysa zehirli değildir diye bir inanış var, sakın ha! böyle saçmalıklara aldanmayın. Kuşlara, sincaplara, böceklere zehirli gelmeyen ama insanı anında götüren hatta “Köy Göçüren” mantarlar da varmış. Yok mantarı pişirirsen zehri kalmazmış, yok gümüş kaşıkla bastırdığında kararan mantar zehirliymiş, altı kahve üstü beyaz olanlar yenilebilirmiş; bunların hepsi safsata. Az önce de dediğim gibi hiçbir yöntemi yok mantarın zehirli olup olmadığını anlamanın. Mantarları zehirli ya da değil diye tasnif edebilmek için binlerce kişi hayatını feda etmiş bugüne kadar. Onların sayesinde anlayabiliyoruz ancak mantarın zehirli olup olmadığını. O yüzden babadan oğla aktarılan bilgiler doğrultusunda yani daha doğru bir ifadeyle bir “iyi bilene” danışarak hareket etmek bence en doğrusu.  Emin olunmayan mantarların toplanmaması nedeni ile belki de çok lezzetli ve ticari değeri de bulunan bazı mantar türleri arada ziyan olup gitmekte ama olsun insan hayatından daha değerli değil hiç birisi.

Sağlıklı görünen kanlıcaları topladıktan sonra bir güzel temizledik ve tel ızgara üzerinde pişirip yedik. Neredeyse et kadar lezzetliydiler.


Artanları da torbalara doldurup eve getirdim. Birkaç gün sonra gördük ki hepsi kurtlanmış. Meğerse mantarı fazla bekletmemek gerekiyormuş. Ayrıca toplarken torbaya değil de bir sepete koymak daha iyi olurmuş. Mantarın yaklaşık %90’ı su olduğu için plastik torbada bekletilmesi sağlıklı değil. Topladıktan sonra suda yıkamak da besin değerini düşürmekte. Bunun yerine toplandığı anda sepete koyarken bir fırça ile üzerindeki toprağı, yaprak kalıntılarını temizlemek daha iyiymiş. Özellikle büyük mantarları köklerinden sökmek yerine dibinden bir bıçak yardımıyla keserek toplamak daha iyi. Çünkü kalan kök sayesinde daha sonra aynı yerde yine mantar çıkıyormuş.

Benim kötü bir huyum var: taktığıma tam takarım. Lakabımız da boşuna BabaMonk değil ? Şimdi de mantar yetiştiriciliğine taktım kafayı. Onlarca video izledim youtube’da, yüzlerce yazı okudum konuyla ilgili. Evde mantar yetiştirme ortamı için gerekli malzemeleri sipariş ettim bile.  Bazı tür mantarlar püf noktalarına dikkat edildikten sonra evde de yetiştirilebiliyormuş. Örneğin kültür mantarı. Deneyeceğiz, denedikçe de burada paylaşacağız öğrendiklerimizi. Bizi okumaya devam edin.

 




Meraklısına son not olarak; Türkiye’nin –şimdilik- tek sertifikalı mantar uzmanı olan Jilber Barutçiyan’ın videolarını ve yazılarını bulup izlemenizi öneririm.

Sağlıcakla kalın, aman dikkat zehirlenmeyin mantar yüzünden.

Not: Yazımda kullandığım mantar görsellerinin hiçbirisi bana ait değildir. Maalesef mantar toplama heyecanı yüzünden fotoğraf makinemi yanıma almayı unutmuşum. Telefonun da şarjı bitmişti...

Kaynaklar:
http://www.ogm.gov.tr/sites1/mantar.htm
http://wb332306.bahnhofbredband.se/mantar/kanlica.htm
www.uzmantv.com
www.youtube.com 

Mayıslar dağlarında zeytin avı

Bu sene de zeytin toplama zamanı gelmiş de geçmiş bile. Aslında bu sene zeytin senesi değil, geçen sene öyleydi ama.  Mayıslar’daki bahçemin hemen arkasında bulunan ormanlık alanda kendiliğinden yetişmiş zeytin ağaçları vardır. Tek tüktür, ardıçların arasına karışmış haldedir ama yerlerini bilenler rahatlıkla bulabilir.


Geçen sene bir hafta sonu gittiğimizde her ne kadar bizden önce birileri zeytinleri toplamış olsa da 3-4 saat içerisinde dört kişi, kimsenin beğenmediği, toplamaya değmez diye dönüp bakmadığı zeytinleri toplamıştık. Allah bereket versin toplamda 50 kg zeytin çıkmıştı bize. Topladıklarımızı Sarıcakaya’da bir yere götürüp çektirmiştik yağı için. 50 Kg zeytinden de bize 3.5 lt zeytinyağı çıkmıştı. Aslında verimi oldukça düşük, 15’e 1 gibi.  Fakat yüzde yüz doğal, kendi kendine yetişmiş, hiçbir sulama, gübreleme, bakım, hormon, katkı maddesi içermediğinden son derece lezzetli, asit oranı düşük, yüksek kalitede zeytinyağı çıkmıştı bize.

Taş atıp da kolumuz mu yoruldu sanki. Tek zahmet ettiğimiz konu ağacın dallarından zeytinleri sıyırarak toplamak. Bu da zaten zahmet değil bize eğlence oldu. Temiz orman havasında, dağ manzarasında bir hafta sonu keyifli bir uğraşıydı bizim için.

Ormandaki zeytinler



Bu sene de vaktini kolluyorduk yine toplayalım diye. Her ne kadar bu sene ağaçlar fazla meyve vermemiş olsa da olanı yeter dedik çıktık dağa. Zaten amaç hafta sonunu temiz dağ ve orman havasında geçirmek ve olursa zeytin toplamaktı. Amma ve lakin biz yine geç kalmışız. Biz gidene kadar ağaçlarda zeytin bırakmamış sevgili köylülerim. Hâlbuki bir hafta önce bayramda gittiğimde ne de güzel duruyorlardı zeytinler. Göz koymuştum, haftaya gelir toplarız demiştim ama hafta sonu olup da biz gelen kadar tamamı toplanmış.

Olsun, biz yine de temiz dağ ve orman “havamızı alıp” geri döndük. Sadece kendi ağaçlarımdan topladığımız 2 kg kadar iri taneli yemeklik zeytinlerimizle idare edeceğiz artık.

Bahçemdeki zeytinler daha irice

Ağaçların boyu da oğlumun boyunu geçti
 
Sağlıcakla kalın.

Sandıkta Patates, 3. Kat

(NOT:Bu yazıyı Facebook’tan okuyorsanız yukarıdaki linke tıklayarak yazının tamamına ve fotoğraflarına ulaşabilirsiniz.)

Sandıkta yetiştirmekte olduğum patatesler uzadıkça dibine toprak ilave ediyorum. Böyle böyle ikinci katı çıkmıştım. Artık bu da yeterli olmadığı için kaçak bir kat daha çıkarak üçüncü katı da ilave ettim. Bu işleme bitkinin büyümesinin durmasına, çiçek vermesine kadar devam edilebilirmiş. Fakat ben artık daha fazla kat çıkamayacağım, bu kadarı yeterli.

Öncelikle sandıkların tabanını dekupaj testere ile keserek çıkarttım. Sonra ızgaralı yapıda olduğu için toprak dökülmesin diye iç çeperlerini parça plastik ve muşambalarla kapattım.
 



Üçüncü kat için gerekli üç sandığı da hazırladıktan sonra sıra toprağı hazırlamaya geldi. Bunun için köyümün yolu üzerindeki ormandan getirdiğim iki çuval zemin toprağını, evimin yakınlarından taşıdığım 3-4 çuval kumlu tarla toprağını ve yarım çuval kadar da yanmış koyun gübresini iyice karıştırdım. Oranları herhangi bir kurala göre değil tahmini olarak belirledim. Belki patates için en ideal karışım olmayabilir. Tek bildiğim patatesin kumlu-tınlı toprağı sevdiği.

 
Hazırladığım toprağın bir kısmını bahçeye ektiğim patates bitkilerinin dibine ilave ettim. Buradaki patateslerin en altındaki toprakta bukaşi vardı. ( Bukaşi ne mi demek? Çok yakında onu da yazacağım) Diğer tarafta sandıkta patates yetiştirmeyi denerken bu tarafta da bukaşili toprağı deniyorum. Patatesleri ektiğim bahçenin bu bölümündeki toprakta inşaat artıkları vardı ve toprağın kalitesi hiç iyi değildi. Bukaşinin etkisini görebilmek adına da küçük bir deney olacak benim için bu süreç.  Bitkinin gövdesinin boyutların ve rengine bakarsak şimdilik oldukça iyi görünüyor. Bir de ürün verimini görmek gerek elbette.

 


Sandıkların üzerine üçüncü katı da çıkıp bitkilerin dibine toprak ilavesini de yaptım. Az tazyikli su ile ağır ağır ama bolca iyice suladım. Böylece toprak hem ihtiyacı olan suya kavuştu hem de sıkılaştığı için sandıkların kenarından dökülmesi kesildi.

Toplamda (bukaşili taraf hariç) 9 sandık dolusu toprak oldu; bakalım kaç sandık dolusu patatesimiz olacak. Konu komşu, eş dost, blogun izleyicileriyle birlikte merakla bekliyoruz.

Esen kalın…
.

Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | ReviewSilo - Reviews for e-Shopping