Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
EM1 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
EM1 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Saksıda Bukaşi Kullanımı

Blogumun değerli okuyucuları, kış geldi diye bahçe işlerine ara vermiş değilim. Evde de çalışmalarım, araştırma ve denemelerim devam etmekte. Bunları zaman zaman sonuçlar alınmaya başladıkça burada paylaşmaya çalışacağım.

Takipçilerim hatırlayacaktır, "Bukaşi (Bokashi) Yapımı" başlıklı yapımında EM1 ve bukaşi aşılayıcıdan bahsetmiş ve bukaşi aşılayıcısının yapımını tarif etmiştim.

Hemen devamında yayınlamış olduğum "Bukaşi (Bokashi) Kullanımı" başlıklı yazımda da bukaşi aşılayıcı kullanılarak bukaşinin nasıl hazırlanacağını tarif etmiştim.

2010'un Ağustos ayında hazırlamış olduğum bukaşi aşılayıcıyı iyice kuruttuktan sonra gerektiğinde kullanmak üzere 2.5 litrelik kola şişelerine doldurdum.




Zamanı gelmişti, depodan çıkarttım bukaşi aşılayıcı dolu şişeyi.  Baktım bizim evdeki evsel atıklar hep çöpe gidiyor dayanamadım. Geçen sene litrelerce sıvı enzim yapmıştım. Bu sene de elimde bukaşi aşılayıcı olduğu için sebze, meyve atıklarından bukaşi yapayım dedim. Bukaşi hazırlamak diğerine sıvı enzim ya da kompost yapmaya göre daha kolay. Önce, çürümemiş, küflenmemiş, pişmemiş, herhangi bir kimyasal bulaşık içermeyen atıkları olabildiğince küçük küçük doğradım. Sonra bunları elimdeki kaba koydum. Bu sefer geçen seferki kocaman varilin yerine küçük bir yoğurt kabı kullandım. Haliyle varilde daha çok malzeme olacağından ve daha çok bukaşi sıvısı çıkacağından varilin en altında bir tahliye, drenaj musluğu vardı. Bu sefer yoğurt kabını delmedim. bunun yerine en altına biraz kağıt havlu ve bir sünger yerleştirdim ki sıvıyı emsin.

Sebze meyve atıklarını koyduktan sonra üstüne göz kararı bir miktar bukaşi aşılayıcı (etkin mikroorganizmaları barındıran kepek) ilave ettim. Sonra üstünü naylon poşet torba ile kapattım ve biraz da malzemeyi sıkıştırsın diye bir ağırlık koydum.Sonra da hava almayacak şekilde iyice kapattım. Bukaşi yapmanın komposta göre avantajlı tarafı da bu, havayla temas etmesi gerekmediği için evde bile yapılabilmekte. Mikroorganizmalar için gerekli oksijen diğer bir grup mikroorganizma tarafından üretilmekte. Güzel bir ortak hayat.

Zaman zaman (ama çok da sık değil) organik mutfak atıklarından ilave ederek kabı tamamen doldurdum. Her bir atık ilavesinde bir miktar daha bukaşi aşılayıcı ilave ettim, biraz karıştırdım. Bu işlemleri havayla fazla temas etmemesi için olabildiğince çabuk yaptım. Hem böyle olunca eve fazla koku yayılmasını da engellemiş oldum ki hanım bizi evden kovmasın :)


Eğer kutudaki bukaşi tahammül edilemeyecek kadar ağır çürük kokuyorsa bir şeyler ters gidiyor demektir. Ya atıkların suyunu iyice almadan ilave ediyorsunuz ya da bukaşi aşılayıcı az gelmiş demektir. Her ikisi de olabilir tabi ki. İlaveler sırasında kapağı açtıkça dibindeki suyu kabı eğerek dökebilirsiniz. Eğer musluklu bir kap kullanıyorsanız zaman zaman suyu boşaltmakta fayda var.  Hazırladığımız bukaşi doğal olarak biraz kokuyor ama biraz sirke, turşu gibi kokuyor. Öyle çok da ağır bir koku olmuyor normalde.

Bukaşimizi ürettiğimiz kabımızın tamamen dolmasından yaklaşık 20-25 gün sonra kabın içindeki malzemenin çürüdüğünü, kullanıma hazır olduğunu görebilirsiniz. Genellikle üzerinde fotoğraftaki gibi bir küf oluşumu görülür. Bu gayet normal bir durumdur, zaten bunlar da atıkların içinde üremiş, çoğalmış mikroroganizmaların ya kendisi ya da onların ürettikleridir. Ben kabı açtığımda ortaya çıkan gazın kokusundan olsa gerek benim oğlan nam-ı diğer OğulMonk "baba benim bir işim var" diye kaçtı, 5-10 dakika sonra geri geldi, uyanık velet...

 Öncelikle kullanacağım saksının dibine bir miktar toprak koydum. Bukaşiyi iyice bir karıştırıp suyunu da süzdükten sonra saksının dibindeki toprağın üstüne boca ettim. Onun da üzerine toprak ilave edip karıştırdım, bulamaç yaptım.

En üstüne de 2-3 parmak kalınlığında toprak ilavesi yaptıktan sonra biraz suladım, toprağı nemlendirdim. Yukarıdaki fotoğraftaki solda duran saksı bukaşili olan, sağdaki ise normal topraklı olan. Sağdaki saksıda 2 adet saksı tipi cherry domates bulunmakta, kendim tohumdan yetiştirdim.

Bukaşili saksımızın üstüne nemi koruması için bir poşet geçirip dinlenmeye bıraktım.

Bir 20-25 gün daha geçtikten sonra saksının üstündeki poşeti çıkardığımda, kendine yol bulan bazı mikroorganizmaların topğraın üstünde yine küf benzeri maddeyi oluşturduklarını gördüm. Bunları elimle temizledim. Pamuk gibi ya da daha çok ipek kozasının üstündeki kalitesiz ipek gibi bir şey. (Bakınız: "Sen hiç ipekböceği gördün mü?" başlıklı yazım)

Daha önce saksıda çimlendirdiğim 2 adet saksı domatesini bukaşili saksıya aktardım.

Umarım bu fideler saksıdan saksıya transfer olurken hasarlanmamıştır da tutarlar. Tutar da büyürlerse sonuçlarını yine bu blogda paylaşacağım.

Sağlıcakla kalın.

.

Bir damacana atık enzimi daha... [ 12 Ekim 2010'da güncellendi]

(7 Haziran 2010 tarihli yazım)

Hafta sonu oğulmonk ile birlikte bir damacana daha çöp enzimi, daha doğrusu atık enzimi yaptık. Çalıştığım yerde öğlen yemeklerinde hergün kilo kilo salata artıyor. Bunlar doğrudan çöpe gidiyor fakat daha önce de dediğim gibi bunlar çöp değil aslında, bir şekilde değerlendirilebilir atıklar.




19 lt'lik damacanaya tulumbadan aldığımız yaklaşık 13-14 lt suyu doldurduk. Yenmeyen 3 günlük yaklaşık 3.5 kg salatayı da oğlumla birlikte damacanaya "tıktık". Sonra üzerine 1.5 kg kadar pekmez ilave ettik. Bu sefer harnup pekmezi kullandım. Marketlerde 900 gr'lık şişede 5'tl'den satılıyor. Enzim oluşmasına katkısı olsun diye yoğun şekilde faydalı mikroorganizmalar içeren EM-1 hammademizden de çok az (10 gr kadar) ilave ettim.



Tüm malzemeyi ilave edip iyice karıştırdıktan sonra damacanayı mutfakta müsait bir yere dinlenmeye bıraktım. En az 3 ay burada bekleyecek, sonuçlarını birlikte göreceğiz.




(12 Ekim 2010'da eklenen kısım)

Yukarıdaki yazıyı yazalı yaklaşık 4 ay olmuş. 4 aydır bekleyen damacanamızı artık beklediği karanlık kuytu köşeden çıkarmanın zamanı geldi.





Fotoğrafta da görülebileceği gibi mutfak atıkları, pekmez ve su dolu bidonlarımızı, süzülmüş enzimi dolduracağımız boş bidonu, huniyi, süzeği, tası ve asistanımız oğulmonku hazırladık.


Küçük bidonda karpuz ve muz kabukları kullanarak, diğer büyük damacanada ise artmış salatalardan (domates, lahana, marul, maydonoz içeriyor) yapmış olduğum atık enzimi var.





Atıkları süzdükten sonra boş bidonlara doldurduk. Bu sefer fena olmadı herhalde. Nasıl mı anladım? Bir kere kokusu kötü değil. Sonra EM1 katkısı var, rengi de hoşuma  gitti. Asıl sonucu yani bitkilere faydalı olup olmadığını denedikten sonra anlayacağım artık. Daha önce ürettiğim enzimleri kullandığım marulların sanki biraz daha çabuk ve iri geliştiğini gözlemledim. Fakat daha doğru ve kesin sonuçlar için sanırım bir kaç deneme daha yapmam gerekecek. Unutmadan, sek enzim kullanırsanız bitki aşırı dozdan ölüyor, tecrübeyle sabit.




19 lt'lik ve 5 lt'lik damacanaları süzdükten sonra yaklaşık 15 lt enzim elde ettim. Bunları 1/100 - 1/500 oranında suyla karıştırarak kış döneminde evde yetiştirmeye çalışacağım saksı domates ve biberlerde deneyeceğim. Umarım faydalı olur. Bir miktarını da evimin önündeki bahçeyi bozduktan sonra önümüzdeki bahara hazırlık için toprağı çapalayıp havalandırırken toprağa karıştıracağım.


Esen kalın...

Küçük bahçemden son hasatlar...

Artık bir sezonun daha sonuna geldik. Bu yaz döneminde tüm ülkede olduğu gibi benim domateslerde de hastalık görüldüğü için domates rekoltem beklediğimden saha az gerçekleşti. Halbuki ben kendi halinde, kapısının önünde domates yetiştirmeye çalışan gariban bir üreticiyim, ne istedin benim domateslerimden hain güve tuta absoluta, tu sana! Ama dur, sen de göreceksin gününü, senin doğal düşmanını bulup getirdik işte böyle...

Benim domateslerdeki hastalık için bir ihtimal de aşırı sıcaklar diye düşünüyorum. Sebebi her ne ise; bitkilere kökten ve yapraktan uyguladığım EM-1 ve besin takviyeleri ile son zamanlarda canlanır gibi oldular ama artık havalar soğuduğu için fazla gelişim gösteremediler.


Durum böyle olunca, içim yanarak domatesleri kökünden söktüm ve bahçeyi temizledim.





 OğulMonk da bana yardım etti, "Oğlum Olmadan Asla!" Elindeki gül biberi, nasıl da köklenmiş...

Son hasatımın eldesi aşağıdaki görsellerdeki gibi.

Biraz da biberimiz var yine. Görselin üst kısmında görülen tohumlar da mazı tohumları. Bahçemin kenarındaki mazılardan topladım. Tohumdan mazı yetiştirmeyi deneyeceğim, boş durmamak lazım.


Son topladığım domatesler 2118 gr tuttu. Bunları bir hafta on gün bekletince bazıları kızardı, salatalarda kullanabildik. Hanım bu gün bahçedeki son patlıcanları da topladı, türlüye kattı; taze taze çok da leziz oluyorlar.

Bu sezon domatesler açısından biraz şanssızlık yaşamış olsak da ben yine de halimden son derece memnunum. Hobi olarak, akşam işten eve geldikten sonra bir-iki saatlik uğraşı ile bahçede bir şeyler yetiştirmiş olmak son derece keyifli. Ayrıca bu sene bir çok şeyi denemiş ve tecrübe edinmiş oldum. Daha sonra "öğrendiklerim, hatalarım, seneye yapılacaklar"  gibi bir başlıkla bunları da bu blogda paylaşacağım. Seneye daha iyi bir bahçe ile "Durmak yok yola devam!"

Esen kalın...

Domateslerimde canlanma belirtileri...

Öncelikle 11 Eylül 2010 cumartesi saat 20:15 itibari ile ramazan bayramınızı kutlar, birazdan yarı final maçına çıkacak olan basketbol milli takımımıza başarılar dilerim.

Daha önceki yazımda domateslerimin hastalandığını ya da sıcaktan dolayı yandığını yazmıştım. Sıcaktan yanmış olma ihtimali -bence- daha ağır basıyor. Çünkü önce kurumuş yaprakları budadım. Hatta zayıf düşmüş domates bitkilerini kökünden söktüm. Sonra Bauhouse'dan almış olduğum ve diğer birkilerde de çok faydasını gördüğüm  COMPO marka "Tüm Bitkiler için Sıvı Gübre"yi pompa yardımıyla yapraklardan uyguladım.

Bir hafta kadar sonra yeni sürgünler vermeye ve hatta çiçeklenmeye başladılar. Tabi rutin olarak köklerden sulamayı ihmal etmiyorum.


Domateslerde biraz olsun canlanma görünce umutlandım. Sonra aklıma mucizevi EM-1 geldi. Onu da tulumba suyu ile seyrelttikten sonra oğlumun uğurlu elleri vasıtasıyla yapraklara püskürterek uyguladım. Bu işlemi akşam üstü yaptım ki EM1'deki faydalı mikroorganizmalar ölmesin.

Şimdi beklemedeyim. Uygulamanın üzerinden henüz bir kaç gün geçmesine rağmen gözle görülür bir canlanma var. İnşallah sezonu kapatmadan biraz daha mahsul kaldıracağım. Gelişmeleri de burada yazacağım.
Esen kalın.

Bukaşi (Bokashi) Kullanımı

BUKAŞİ (BOKASHI) KULLANIMI

"Bukaşi (Bokashi)Yapımı" başlıklı yazımın devamıdır.

Evde hazırlamış olduğumuz bukaşi aşılayıcı ile evsel atıklarımızı çok verimli ve faydalı gübreye dönüştürebiliriz. Aslında doğa bu işi zaten bir döngü içerisinde gerçekleştirmekte. Çevrenize bir bakın, ağaçlardan dökülen yapraklar, çöpe atılmış çürümeye bırakılmış meyve ve sebzeler, kesilmiş çimler vs. bir müddet sonra toprağa karışıp gidiyor. Toprak toprağa, küller küllere… Topraktan gelen toprağa karışıyor, kural böyle yazılmış, denge meselesi. Biz bu dengeyi bozacak bir şey yapmıyoruz sadece doğanın bu işi hızlandırması için yardımcı oluyoruz. 

Bukaşi aşılayıcının içerisindeki çok çeşitli ve milyonlarca faydalı mikro organizma, evsel atıklarımızı çürüterek toprağa karıştırmak için çalışacaklar. Nasıl mı? Öncelikle evsel atıklarımızı biriktirebileceğimiz kova gibi bir kap temin etmemiz gerekir. Bu iş için piyasada özellikle de yurtdışında çok fazla hazır ürün var. Türkiye’de de bulabildiğim kadarı ile sadece “Yeşil Adım” firması bu işe el atmış durumda. Gerekli kovayı az bir çaba ve el becerisi ile kendimiz de hazırlayabiliriz. Ben öyle yaptım. İşte aşamaları:
  • Önce evimizde koyacağımız yere uygun büyüklükte bir kova alıyoruz.
  • Dibine bir musluk takmak gerekiyor. Çünkü atıkların kendisinden gelen ve çürüme sırasında ortaya çıkan bukaşi sıvısını buradan alacağız.

  •  Kovanın dibinde bukaşi sıvısının birikmesi için biraz boşluk bırakmak gerekiyor. Bu nedenle en alta bir parça izolasyon malzemesi koydum, yükselti yapması için.
  •  Kovanın dibine koyacağımız makarna süzgeci suyun dibe süzülmesini sağlayacak.
Kovamız hazırsa bukaşi yapımına hemen başlayabiliriz. Öncelikle kovanın en altına bir miktar bukaşi aşılayıcı dökelim. Daha sonra evsel atıkları üzerine dökelim. Eğer elimizde çok az atık varsa, başka bir kapta biriktirip büyük kovaya öyle aktarmak daha iyi olur. Ortalama bir evden çıkan 2-3 günlük atık kovaya bir kerede koyulacak malzemeye denk gelecektir.  Atıklar için dikkat edilmesi gerekenleri de şöyle sıralayabiliriz:
  • Kesinlikle çürümemiş olmalı. Zaten bir çürüme süreci başlamışsa çok büyük ihtimalle zararlı organizmalar barındırmaktadır. Bunları keserek ya da tamamını atarak ayırmak gerekir.
  • Plastik, metal gibi parçalar içermemeli.
  • Temizlik malzemesi, ilaçlar gibi kimyasal maddeler içermemeli.
  • İnternette bukaşi yapmak için karışıma et, kemik parçaları, balık kılçığı, süt ürünlerinin artıklarının da kullanılabileceği belirtilmekte. Şahsen ben yoğurt suyu ve midye kabukları attım. Diğerlerini karıştırmadım.
Bukaşi kovasına döktüğümüz atıkların üstüne de bir miktar bukaşi aşılayıcıdan serpelim ve iyice karıştıralım. Atıkların suyunu süzmek ve hacimden kazanmak için üstten bastırarak sıkıştıralım. En üste bir tabak, kapak ya da poşet koyup üzerine ağırlık konabilir. Kovanın kapağını bir sonraki ilaveye kadar sıkıca kapatalım. 2-3 gün sonra atık ilave edeceğimiz zaman yine aynı işlemleri tekrarlayalım.







Zaman zaman dipte birikmiş bukaşi sıvısını musluk yardımıyla boşaltmak gerekir. Bu sıvıda da faydalı mikroorganizmalar ve minareler mevcuttur. 1:50 – 1:100 oranında seyrelterek bitkilere verilebilir. Elde edilen bukaşi sıvısı bir yerde depolamaya gelmez, bir an önce kullanmak gerekir. Kokusu çok ağır ve kötüyse bitkilere vermeyin, lavaboya ya da tuvalete dökebilirsiniz.  Bu sıvı lavabo fayans, tuvalet temizliğinde de rahatlıkla kullanılabilir. Genellikle hoş bir kokusu vardır. Kendi kokusunu yaydığı gibi kötü kokulara neden olan bakterileri yok ederek kötü kokuları da yok eder. Marketlere yeni yeni girmeye başlayan enzim içerikli organik temizleyicilerin de içeriğinde faydalı mikroorganizmalar ve enzimler vardır.

20-30 günün sonunda ya da daha basitçe bukaşi kovası dolduğunda artık karışımı toprağa karıştırarak kullanabiliriz. Bahçenin bir şeyler dikeceğiniz yerini, dikeceğiniz bitkinin kök uzunluğuna da bağlı olarak, 30-50 cm derinlikte kazdıktan sonra karışımı buraya dökünüz. Çukuru tekrar toprakla kapattıktan 15-20 gün sonra yetiştireceğiniz fideleri dikebilirsiniz.


Eğer bahçede değil de evdeki saksılarınızda kullanacaksanız http://www.yesiladim.com/ sitesinde tarif edildiği gibi şu şekilde de kullanabilirsiniz:
  • Saksının drenajlı yani fazla suyu atabileceği delikleri olması gerekir.
  • Saksının dibine kaliteli toprak ilave edilir.
  • Üzerine ürettiğimiz bukaşi karışımı dökülür. Toprakla beraber iyice karıştırılır. 
  • Toprakta faydalı mikroorganizmaların üreyerek çoğalması için 15-20 gün kadar beklemeye bırakılır. 
  • Saksının üzerini naylonla kapatmak iyi olur.
  • Sürenin sonunda toprak üzerinde beyaz küf oluşması gayet normaldir, bunlar faydalı mikroorganizmalardandır. 





NOT: Fotoğraflar, http://www.yesiladim.com/ adresinden alınmıştır.

Sandıktaki patateslerimin yanı sıra küçük bahçemin bir köşesinde de bukaşi karışımını toprağa karıştırdığım yerde de patateslerim var. Bu patatesleri de bukaşinin farkını görebilmek için yetiştiriyorum. Buradaki toprak inşaat atıkları ile dolu, kalitesiz  bir topraktı. Sonuçları ben de merakla bekliyorum.


Önce toprağı biraz kazdım
Bukaşiyi döktüm. 15-20 gün sonra patatesleri gömdüm.

Patates bitkilerinin son durumu.


Her şey gönlünüzce olsun, esen kalın.

KAYNAKLAR:
http://www.em-naturally-active.com/Uk/index.htm
http://www.emturkey.com/
http://www.yesiladim.com/
http://www.compostguy.com/bokashi-resource-page/
http://www.seniormonthly.net/bokashi.pdf
http://www.youtube.com/watch?v=96fSXccQx9Q
http://www.bokashi.com.au/Bokashi-Instructions.htm
http://kitchengardenfoods.com/2006/02/20/bokashi/


.

Sağlıklı bir çevre için çöp enzimlerini (atık enzimlerini) kullanmak (Bölüm 1)


Çöp deyince hemen aklınıza pis, kokuşmuş, hiçbir işe yaramayan artıklar geldiğini hatta bazılarınızın yüzünü ekşitip, burnunu tutmaya başladığını hayal edebiliyorum. Fakat aslında çöpe attığımız her şey gerçekten de “çöp” değildir. Bizlerde pek alışkanlık haline gelmemiş olsa da birçok gelişmiş ülkede plastik, cam, kâğıt, metal gibi geri dönüşümü olan atıkları çöp tenekesine atmak yasaktır, cezası vardır. Daha da önemlisi ayıplanası bir durumdur! Gurbet ellere giden gelin kızlarımızın bahsettiğim geri dönüşümlü atıkları ayrıştırmadan doğrudan çöp kutusuna attığında belediyeden ceza kesildiği hikâyelerini duyanınız vardır. (Orada ispiyoncu komşu kavramı da buna etken elbette.)

Avrupa’da birçok ülkede sadece cam, kâğıt, plastik, metal atıkları değil mutfak atıkları da kompost yapılmak üzere ayrıştırılmakta ve her bir atık kendine özel kutuya atılmaktadır. (Örnek bir broşür için: Bkz.  http://www.birsfelden.ch/usk/kompostberatung/kompost_downloads/pdfs/Was%20kompostieren.pdf
Link çalışmazsa: Kılavuzu buradan da indirebilirsiniz )
 

Yemeklerde, salatalarda kullanılan sebze ve meyvelerin işe yaramaz kısımlarını ya da yemeklerden sonra artanlarını genellikle alışkanlık olarak çöp tenekesine yollarız. Hâlbuki bu atıklar doğa için çok değerli organik maddeler ihtiva etmektedir. Bu atıkları doğru şekilde kullanıp uygun koşullarda bekletirsek çok kullanışlı ve çevre dostu çöp enzimlerini elde edebiliriz.


(Bundan sonra isminin çağrıştırdığı kötü anlamdan dolayı “çöp enzimi” yerine “atık enzimi” terimini kullanmayı tercih ediyorum müsaadenizle.)
Öncelikle atık enzimi nedir/ne işe yarar/yenir mi/içilir mi, biraz bundan bahsedelim:

Uygun şekilde üretilmiş çöp enzimi içerisinde, toprakta da doğal olarak bulunan birçok organik madde, protein, minareler ve hormonlar barındırır. Atık enzimi doğaya atılan organik maddelerin çürümesini de sağlayan bakteriler açısından da zengindir. Atık enzimi üretilirken ortamdan CO2 (Karbondioksit) emilir ve 03 (Ozon) salınır. Bu sayede atmosfere yapılacak ozon takviyesi ile ozon tabakası desteklenmiş dolaylı hatta doğrudan küresel ısınmaya karşı da fayda sağlanmış olur.

Atık enzimlerinin asıl faydası, üretimi esnasında değil,  kullanımı sırasında ortaya çıkmaktadır. Örneğin tarımda,
  • Yerine kullanılabileceği için çevreye zararlı kimyasal atıkların kullanımının azaltılması
  • Çiftlik ve tarlaların çeşitli zararlı böceklerden, haşereden ve dolayısı ile enfeksiyonlardan arındırılması
  • Sebze/meyve yetiştiriciliğinde toprak düzenleyicisi olarak
  • Doğal böcek ve yabancı ot ilacı olarak
  • Toprağın kalitesinin yükseltilmesi, humus katkısı
  • Küçükbaş ve büyükbaş hayvanların yemlerine katkı maddesi olarak
  • Su kaynaklarının, atmosferin temizlenmesine katkı ve temiz tutulmasında

Evde ise;
  • Anti bakteriyel ve anti virütik olarak
  • Kene dâhil :) çeşitli haşeratın uzaklaştırılması
  • Evde yetiştirilen çiçeklere, sebzelere besin olarak
  • Artık büyük marketlerin raflarında da görebileceğiniz gibi “enzim katkılı” temizleyici olarak
  • Mutfak, banyo ve tuvaletlerde kötü kokuların giderilmesinde
  • Deterjan ve şampuanlara katkı maddesi olarak
kullanılabilir.



Peki, bu kadar mucizevî faydaları olduğu iddia edilen atık enzimlerinin üretilmesi nasıl olacak? Aslında bunun için karmaşık ve pahalı üretim süreçlerine gerek yok, oldukça basit. Dikkat ettiyseniz, sonbaharda ağaçlardan düşen yaprakları, kesilen çimleri bir yere yığdığınızda birkaç ay sonra onların çürüdüğünü toprağa benzer bir hal aldığını görürsünüz.

Piknik ya da gezi için ormanlık alana gittiğinizde dikkat edin ağaçların altındaki topraklar da böyledir. Zaten evdeki saksılarda kullanmak üzere buralardan toprak getireniniz de vardır. Büyük marketlerde 10 lt’si 5-20 tl’den satılan torf da aslında çok da farklı bir şey değildir.  Çiçek yetiştirenler ve bahçecilikle uğraşanlar büyük mağazalarda satılmakta olan bitki coşturan, domates azdıran,  çiçek kudurtan bitki besinlerini görmüş hatta alıp kullanmışlardır. Dallı budaklılar için, sivri yapraklılar için; sarıçiçekliler, yok ortası kırmızı olup da yanları pembeye çalanlar için ayrı ayrı bitki besin çözeltileri var. Bunların içindekilerini okursanız aslında hep aynı olduğunu sadece kullanım amacına bağlı olarak ihtiva ettikleri minarelerin oranının farklı olduğunu görürsünüz. Bence bu kadar da önemli olmayan bu küçük farklılıklar için değişik çeşitlerde bitki besini üretmelerinin tek bir anlamı var o da pazarlama tekniği açısından çeşitlilik yaratarak her birini ayrı ayrı almaya zorlamak. Günümüz tüketim toplumunun da yaptığı bu değil mi zaten.  Benzer taktikler cep telefonları ve tv’ler için de uygulanmıyor mu?

Her neyse; bahçemiz, bitkilerimiz için illaki kimyasal içerikli bitki besinine ihtiyaç yok. Biz evdeki organik atıklar ile benzer bir “kompost” yapacağız. Uygulayacağımız yöntem organik atıkların doğal olarak kendi kendine çürümesi işlemini biraz hızlandırmak.  Formül basit; bitkinin ihtiyacı olan mineraller zaten bitkinin kendisinde doğal olarak bulunuyo,r biz onu geri vereceğiz. Doğadan aldığımızı yeniden doğaya vereceğiz.  Avatar filmindeki Naviler gibi yani. Bir bakıma yeni bitkiler dedelerini yiyor olacak. Aslında biz insanlar da öyle yapmıyor muyuz? Atalarımız mezarlarında çürüyünce ne oluyor, toprağa karışmıyor mu? Neyse buraya fazla dalmayayım…

Hadi artık mutfak atıklarından enzim üretelim:
(Yazının devamı 2. bölümde, okumak için tıklayınız)
Esen kalın…


Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | ReviewSilo - Reviews for e-Shopping