Zaman akıyor durmaksızın... Doğa milyarlarca yıldır olduğu gibi kendi çevrimini aksatmadan devam ettiriyor. Bizler, biz kendimizi evrenin merkezi sanan insanlar kısacık ömrümüzde sanki biz varız diye dönüyor zannediyoruz Dünya’yı. Hâlbuki ben olsam da dönecek olmasam da… Ben de -milyarlarcamız gibi- ihmal edilebilecek kadar kısa bir süre boyunca, önemsiz bir yer işgal edip göçeceğim bu dünyadan…
İşte bu doğal çevrim içerisinde bir yılı daha geçirdik ve yine geldi bahar yaz… Geçen sene sandıkta patates yetiştirmeye çalışmış ve bir yazı dizisi ile de bunu burada paylaşmıştım.
Sezon sonunda da sandıkları açmış oyları saymıştım; pardon patatesleri toplayıp tartmıştım.
Toplamda 2466 gr. kadarcık patates elde etmiştim. Şimdi “2.5 kg patates için bu kadar zahmete gerek var mıydı?” diyenler olabilir. Elde edilen ürünün miktarı büyük üreticilere göre komik ama bir bahçe hobicisi için paha biçilmezdir. Zaten buradaki kazanç, elde edilen patatesin miktarı değil yetiştirme sürecinin ta kendisidir. Toprağı hazırlamak, patatesi ekmek, suyunu – gübresini vermek, yabani otları ayıklamak, zararlılardan korumak, yaprakların gün be gün büyüdüğünü görmek ve nihayetinde sandıkları devirerek toprağın içinde patates aramak… Tarif edilmez bir haz, sadece bu süreci yaşayanlar anlayabilir.
Bu keyifli yolculuğa bu sene sabredemeyerek biraz erken başladım. Geçen sene patatesleri ayıkladıktan sonra sandıklar boş kalmasın diye birisine havuç diğerine de lahana ekmiştim. Tam da büyümeye başlamışlardı ki bahçeme dadanan bir serçe sürüsü yeni çıkmış yaprakları talan etti. Havuçlar ve lahanalar büyüyemeden öldüler. Bu sandıkları biraz çapalayarak toprağını kabarttım. Malum patates kumlu-tınlı ve gevşek toprağı sever.
Patatesi bütün olarak gömmek yerine çimlenmiş yani cücüklenmiş kısımları içeren parçalara bölerek gömdüm. Neticede patates bu cücüklerden yetişecek. Her bir sandığa bir patatesi ikiye bölerek gömdüm. Bu sene sandıkları 3 kat değil 2 kat çıakcağım ve 2 sıra sandık kullanacağım, yani toplamda 4 sandık olacak.
Toplamda 2’şer katlı 2 katlı sandık kullanmaya karar vermiştim fakat Kore’den getirdiğim mor patateslerden de üretmeyi deneyeceğim için bir sandık daha gerekti.
Bu nedenle bir sandık da mor patatesler için hazırladım. (Kırmızı patates, tatlı patates diye de geçiyor) Özel bir işlem gerekiyor mu hiçbir fikrim yok. Ben aynen bizim patateslere davrandığım gibi davrandım, renginden dolayı ırkçılık yapmadım.
Şurada da yazdığı gibi mor patatesler bildiğimiz patateslere göre on kat daha fazla antioksidan ve antosiyanin içermekte. İlk akla gelenin aksine GDO’lu bir ürün değil. Mor patateslerden birisini yarım yarım sandığa ektim bir tanesini de kızartarak tadına baktım. Şekerli bir tadı var, pancarla patates arasında bir şey.
Belki bu sene biraz erken başladım ama inşallah bu sene de sandıklarımızdan patates çıkartırız oğlumla beraber, hem de bolca…
Gelişmeleri zaman zaman yine bu güncede (blogta) yayınlamaya devam edeceğim, sağlıcakla kalın.
İşte bu doğal çevrim içerisinde bir yılı daha geçirdik ve yine geldi bahar yaz… Geçen sene sandıkta patates yetiştirmeye çalışmış ve bir yazı dizisi ile de bunu burada paylaşmıştım.
Sezon sonunda da sandıkları açmış oyları saymıştım; pardon patatesleri toplayıp tartmıştım.
Toplamda 2466 gr. kadarcık patates elde etmiştim. Şimdi “2.5 kg patates için bu kadar zahmete gerek var mıydı?” diyenler olabilir. Elde edilen ürünün miktarı büyük üreticilere göre komik ama bir bahçe hobicisi için paha biçilmezdir. Zaten buradaki kazanç, elde edilen patatesin miktarı değil yetiştirme sürecinin ta kendisidir. Toprağı hazırlamak, patatesi ekmek, suyunu – gübresini vermek, yabani otları ayıklamak, zararlılardan korumak, yaprakların gün be gün büyüdüğünü görmek ve nihayetinde sandıkları devirerek toprağın içinde patates aramak… Tarif edilmez bir haz, sadece bu süreci yaşayanlar anlayabilir.
Bu keyifli yolculuğa bu sene sabredemeyerek biraz erken başladım. Geçen sene patatesleri ayıkladıktan sonra sandıklar boş kalmasın diye birisine havuç diğerine de lahana ekmiştim. Tam da büyümeye başlamışlardı ki bahçeme dadanan bir serçe sürüsü yeni çıkmış yaprakları talan etti. Havuçlar ve lahanalar büyüyemeden öldüler. Bu sandıkları biraz çapalayarak toprağını kabarttım. Malum patates kumlu-tınlı ve gevşek toprağı sever.
Patatesi bütün olarak gömmek yerine çimlenmiş yani cücüklenmiş kısımları içeren parçalara bölerek gömdüm. Neticede patates bu cücüklerden yetişecek. Her bir sandığa bir patatesi ikiye bölerek gömdüm. Bu sene sandıkları 3 kat değil 2 kat çıakcağım ve 2 sıra sandık kullanacağım, yani toplamda 4 sandık olacak.
Toplamda 2’şer katlı 2 katlı sandık kullanmaya karar vermiştim fakat Kore’den getirdiğim mor patateslerden de üretmeyi deneyeceğim için bir sandık daha gerekti.
Bu nedenle bir sandık da mor patatesler için hazırladım. (Kırmızı patates, tatlı patates diye de geçiyor) Özel bir işlem gerekiyor mu hiçbir fikrim yok. Ben aynen bizim patateslere davrandığım gibi davrandım, renginden dolayı ırkçılık yapmadım.
Şurada da yazdığı gibi mor patatesler bildiğimiz patateslere göre on kat daha fazla antioksidan ve antosiyanin içermekte. İlk akla gelenin aksine GDO’lu bir ürün değil. Mor patateslerden birisini yarım yarım sandığa ektim bir tanesini de kızartarak tadına baktım. Şekerli bir tadı var, pancarla patates arasında bir şey.
Belki bu sene biraz erken başladım ama inşallah bu sene de sandıklarımızdan patates çıkartırız oğlumla beraber, hem de bolca…
Gelişmeleri zaman zaman yine bu güncede (blogta) yayınlamaya devam edeceğim, sağlıcakla kalın.
0 yorum:
Yorum Gönder