Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
taş yünü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
taş yünü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Taşyününde (kayayünü, rockwool) Benjamin bitkisinin çoğaltılması


Pek çoğumuzun evinde ya da işyerinde bulunan Benjamin (Ficus Benjamina) bitkisi çok yaygın olarak yetiştirilen balkon, ev tipi bir süs bitkisidir. Bu bitki iyi bakılırsa bir ağaç kadar büyüyebilmektedir.

Bana da nikahımızda hediye olarak gönderilen bu bitki neredeyse boyuma ulaştı. Ben herhangi bir şekil vermemiştim, daha doğrusu şekil verilebildiğini bile bilmiyordum fakat bazı yerlerde (mesela çalıştığım işyerimde) gövdesine zincir, burgu, şekli verilmiş olanlarını da gördüm.Gayet de dekoratif oluyor, tavsiye ederim.


Evde bir köşede diğer bitkilerimin yanında yukarıdaki resimde gördüğünüz büyüklüğe gelmiş olan benjamin bitkisini hem biraz budamak hem de çoğaltmak için aşağıda fotoğraflarını göreceğiniz yöntemi uyguladım. Çok da basitmiş benjamin bitkisini çoğaltmak.

Bunun için aşağıdaki fotoğrafta gösterildiği gibi, uygun bir dalı, bitkinin bütünlüğünü bozmadan, kelaynağa da çevirmeden, gövdeye yakın bir yerden kesiyoruz.


Kesilen dalın ucundan bitkinin özsuyu süt kıvamında akıyor.


Kesilen daldaki yaprakları temizledim. Yapraklardan en uca yakınlardan birini ve yeni filizlenmekte olanları bıraktım sadece.


Fotoğrafta görülen kaya yününü (taşyünü / rockwool) ıslatıp nemlendirdikten sonra çoğaltacağımız çeliği kaya yününe sapladım.


www.kucukbahcem.net sayfamızı düzenli olarak takip edenler hatırlayacaktır. Daha önce de şeflera - beşparmak bitkisini çoğaltmıştım taşyününde. Onun da hikayesi şurada: "Taşyününde (rockwool) Şeflera (Beş Parmak) Bitkisi Köklendirme"




Hepsi bu kadar...
Kaya yünü, bitkinin köklenmesi için uygun bir ortam sağlayacaktır. Aşağıda göreceğiniz gibi, sera etkisi yapması için plastik bardağa koyduğum kayayününe daldırılmış benjamin çeliklerinin üzerine, ortadan ikiye ayırdığım plastik şişeleri kapatıyorum. (1.5 litrelik şişeler tam denk geliyor. 1 lt'likler küçük kaldı). Günde bir kez bu kapakları kaldırıp bitkinin havalanmasını sağlıyorum. Taşyünü kurumuşsa bir kaç damla su ilave ediyorum ayrıca.



Taş yününe sapladığımız / batırdığımız /daldırdığımız / aşıladığımız benjamin dalı ya da çeliği, oda sıcaklığında aşırı olmayan bir aydınlatma ortamında bir ay kadar sonra aşağıda gördüğünüz gibi yapraklanıyor ve kökleniyor. Dikkatimi çeken ilginç bir husus, sonradan gelen yaprakların, dalda bıraktığımız yaprak büyüklüğünce büyümesi. Sonradan gelenler herhalde var olan yaprağı örnek alıp onun kadar büyüyorlar. Ne daha fazla ne de daha az... Sonradan gelen yaprak önceki yaprak genişliğince büyüyünce gövdeden filizlenmekte olan yaprakların büyümesi hızlanıyor.



Kaya yünü bitkilerin köklenmesi için ideal ortamlardan birisi. Aşağıdaki fotoğrafa dikkat ederseniz kökün nasıl büyüdüğünü ve kaya yününe sarıldığını görebilirsiniz.



Köklenmiş ve bir kaç yaprak üreterek "tutmuş" olan benjamin fidemizi saksıya alabiliriz artık.  Bitkiyi kayayününden ayırmadan, olduğu gibi saksının ortasına yerleştirdim. Merak edenlere söyleyeyim hemen kayayünü sentetik bir madde değil. Tamamen doğaldır; bazalt, kireç gibi kaya türlerinin yüksek sıcaklıklarda eritilmesi ve kalıplara püskürtülerek soğutulması ile yapılır. Gözenekli yapısı ile nemi tuttuğu, köklerin rahatlıkla hareket etmesini sağladığı için topraksız tarımda kullanılır. (Şurada bahsetmiştim: Taşyününde (rockwool) Şeflera (Beş Parmak) Bitkisi Köklendirme )



Saksının boş kalan kısımlarına da kaliteli bir saksı toprağı, torf ilave ettim. Ben burada, hindistan cevizi kabuğundan elde edilmiş torf kullandım. Bu toprak da mineral açısından zengin olduğundan bitkinin köklenmesi ve gelişmesi açısından gayet uygun bir yetiştirme ortamı.



Bundan sonrası Allah'a emanet. Biz bitkimizi toprağa verdik, daha doğrusu toprağa diktik. Uygun ortam, uygun sulama ve mineral desteği ile bir kaç senede boyunuzu bile geçebilir. Hatta hayalgücünüze bağlı olarak gövdesine çeşitli şekiller de verilebilir.

Sağlıcakla kalın.
İlk yayın: 3.3.13 @ Eskişehir.
Düzenleme 31.12.2015


.



Hidrotonda Tatlı Patates Çimlendirme

Yaz sonunda KüçükBahçem'deki sandıklardan topladığım kırmızı tatlı patateslerden küçük bir tanesini evin içinde köklendirmek üzere, aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi bir mama kavanozuna koymuştum.

Burada filizlenip iyice köklendiğinde, kızım ile birlikte bir hidroton (hydroton) saksısı hazırladık. Hidroton; perlit, vermikulit, cocopeat, kaya yünü gibi topraksız tarımda kullanılan bir yetiştirme ortamıdır. Özel bir kilin misket gibi şekillendirildikten sonra 1200 °C’ye kadar ısıtılması ile üretilir. Yüksek ısıda fırınlandığı için patlamış mısır gibi genişler, gözenekli bir şekil alır. Taş gibi kuru olduklarından toprak gibi dağılmazlar, bozulmazlar. Gerektikçe yıkanıp temizlenerek yeniden kullanılabilir. Hidroton tanelerinin pH değerleri nötrdür. Herhangi bir katkı, mineral, besin, gübre vs. içermezler. İçi boşluklu olduğu için hem hafiftirler hem de sıvıyı sünger gibi tutarlar. Dolayısıyla köklenme için ideal bir ortam oluştururlar.




Tatlı patates çimini topraksız tarımda kullanılan özel besin sıvısına daldırılmış hidroton dolu saksıya koyduktan tam bir ay sonraki görüntüsü aşağıdaki gibidir.



Saksıya değil de eve sığmadığı için KüçükBahçem'e taşımak üzere torf dolu bir saksıya aktardım.



Şu anki hali mi? Maalesef seramı henüz kurmadan KüçükBahçem'e taşıdığım için soğuktan donarak öldü. Biraz acele etmişim dışarıya almakla. Baharda bir kez daha deneyeceğim. Bu sefer hidroton saksıma bir de otomatik sulama ve suyu havalandırma sistemi ilave edeyim diyorum, şuradakiler gibi... http://www.hydroponics.net/


Her şey gönlünüzce olsun, kalın sağlıcakla...

Taşyününde (rockwool) Şeflera (Beş Parmak) Bitkisi Köklendirme


Yaprakları parmak şeklinde açıldığı için Beş Parmak ismi verilen ev bitkisinin yurtdışındaki diğer bir adı da Şemsiye Ağacı'dır. Araliaceae bitki grubuna dahil olup 200 kadar çeşidi olmasına karşın ülkemizde de en çok Schefflera arboricola türü evlerde yetiştirilmektedir. Yabancı dildeki yazılışının okunduğu gibi Türkçe Şeflera da denmektedir.


Yukarıdaki görsellerdeki şeflera bitkileri Prag Valisinin residansında bulunmaktadır. Fotoğraflar tarafımdan çekilmiştir. İnanmayan (niye ki!) şuradan kontrol edebilir--> Mayor's Residence

Burada  şeflera bitkisinin ne olduğunu, neye benzediğini kısaca tanıttıktan sonra taş yününde yaptığım yapraktan çoğaltma işlemini fotoğraflarıyla aktarmaya çalışacağım. Çoğunuzun bildiği üzere taş yünü, bitkilerin kolayca köklenmesini sağlayan çoğaltma (clonning) ortamlarından birisidir. Bazalt, kireç gibi kaya türlerinin yüksek sıcaklıklarda eritilmesi ve kalıplara püskürtülerek soğutulması ile yapılır. Gözenekli yapısı ile nemi tuttuğu, köklerin rahatlıkla hareket etmesini sağladığı için topraksız tarımda da kullanılır.


Daha önceki bir yazımda Çin'de getirttiğim üzeri yazılı dekoratif bir fasulyeyi taş yününde çimlendirmiştim.


Fotoğrafta da görülebileceği gibi, iyi bir köklendirme sağladığı için bizim veletlerin kırdığı bir şeflera yaprağını Cultilene marka taş yününe tabiri caizsa "saplayarak" köklendirmeyi denedim. Daha önce şeflera bitkisinin nasıl çoğaltıldığına ya da köklendirildiğine dair herhangi bir bilgim ya da tecrübem yoktu. Bu sitenin amacı denemelerimi paylaşmak malumunuz, bunu da deneyerek görmek istedim.


Taş yününde köklenmeye başladığını görünce bir saksıya aktarmıştım. Bitki tutmasaydı yaprakları teker teker dökülüyor; bu hala diri durduğu için merakıma yenildim saksıyı devirdim.

Henüz 2-3 ay kadar vakit geçmişti ki bizim şeflera yaprağının kökleri kabına sığamamış saksının şeklini almış. Köklerdeki toprağı silkeleyince kök oluşumu daha da net görünür oldu.



Merakımı giderdim, gördüm ki bizim şeflera yukarıya toprağın üstüne bir şey hissettirmeden saksının içinde iyice köklenmiş. Söylemeyi unuttum galiba, köklenmeyi desteklesin diye yaprağı önce Clonex Jel'e daldırıp taş yününe öyle saplamıştım. Bunun da olumlu etkisi olmuş belli ki.

Sonra nazikçe şefleramı yeniden saksıya yerleştirdim. Umarım zarar vermemişimdir ama ne yapayım meraklıyım işte dayanamıyorum, tutup tutmadığını anlamak için yerinden söküyorum. Rahmetli dedem de diktiği fidanları 2-3 gün sonra tutup tutmadığını anlamak için yerinden sökermiş. Bizde ırsi galiba..

Yeni sloganımız: 
"Bahçecilik hobi değil, tedavi edilmesi gereken bir takıntıdır. Tedavisi ise topraktadır..."


Yararlanılan kaynaklar:
http://www.bitkibakimi.com/cicek/190-seflera-bitkisi-bakimi-ve-yetistirilmesi-hakkinda-genel-bilgiler.aspx
http://www.bitkivecicek.com/seflera-schefflera-besparmak-cicegi
http://hobibahcemiz.net/viewtopic.php?f=39&t=8526
http://en.wikipedia.org/wiki/Schefflera
http://www.ehow.com/facts_6954464_buy-rockwool.html
http://www.hydrodynamicsintl.com/clonexmain.htm
.

Çin'den Gelen Sihirli Fasulyeler [14 Nisan 2011de güncellendi]

Nihayet şu adresten vermiş olduğum sihirli fasulye tohumlarım geldi. Çin'den gelmesi uzun zaman aldı ama olsun, acelemiz yoktu. İddiaya göre bu fasulyeler genetik olarak da kodlanmış, yani yetişecek her bir fasulyenin üzerinde de aynı mesaj olacakmış :)


Tohumların üzerine her türlü şekil, kelime, kısa cümleler yazabiliyorlar. Bana gelenlerde yukarıda da görüldüğü gibi: "Only you, I miss you, Thanks, I Love you, I kiss you, Happy, Birthday" yazıyor bir de gülücük işaretliler var.

Tohumlar filizlenince böyle olacakmış, göreceğiz.
----------------->  eklenen bölüm <--------------------

Küçük bahçemde bir yılın ardından...

ÖZET:
------o------
2010'un bu son gününde, tamamlanmasına saatler kalmış bir yılın muhasebesini yaptım kendimce. Bu yazımda da bu yılın bahçecilik sezonunda neler yaptığımı, önceki yazılarımdan derleyerek kısaca özetledim. Bu sezondan edindiğim tecrübeleri, kazançlarımı da not ettim, tespit ettiğim hatalarımı da....
Yazının sonunda 2010 yılı yaz sezonunda bahçemden ne kadar ürün aldığımın listesi de var. Toplam miktar kimilerine göre komik kalabilir amma ve lakin neticede hepsi kendi çabalarımla kendi yetiştirdiklerimdir.

2011'de daha iyi bir bahçe sezonu geçirmek ümidiyle...
------o------

Aslında topraktan hiç uzak kalmadım. Köyüme gittiğimde de tarlada, bahçede çalışırdım dedemlere yardım etmek için. Kâh ayçiçeği, pancar sulardık hep birlikte kâh çeşitli sebze, meyve yetiştirirlerdi biz de anladığımız kadarı ile yardımcı olmaya çalışırdık.

Bugüne kadar hep müstakil evlerde oturdum. Küçük de olsa bahçesi vardı hepsinin. Şimdiki yeni evimizin de önünde ve arkasında küçük birer bahçemiz var. Annemin ön bahçede yetiştirdiği domatesler benim için bir dönüm noktası oldu. İtiraf etmek gerekirse tadına bakana kadar her gün içinden geçtiğim bahçede domates yetişmekte olduğunun bile farkında değildim. Ne zaman ki bir akşam yemeğinde “-Domatesler ne kadar da lezzetliymiş” dediğimde eşim bahçeden topladığını söyleyince varlığından haberdar oldum bahçedeki domateslerin. O zamana kadar pazardan aldığımız “domates”leri de domates zannediyormuşuz; gerçek domateslerin tadını unutmuşuz zamanla meğerse. Tıpkı hayatı boyunca bir kez bile güneş görmemiş, bir kez otlanmamış tavukları tavuk zannettiğimiz gibi…

Evimin önünden

Bir de hediye gelen bir karaçam tohumunun bir bardakçık saksıdan kafasını uzatıp büyüdüğü mucizesini gördüm ya o zaman iyiden iyiye bakış açım değişti toprağa. Bir tohum ekiyorsun o sana kocaman bir ağaç veriyor. Bir biberden çıkmış onlarca tohumdan sadece birini ekiyorsun o tohumdan sana onlarca biber veriyor. Nur içinde yatsın Âşık Veysel ne de güzel söylemiş: “Bana türlü türlü meyve yetirdi”, “Kazma ile dövmeyince kıt verdi”, “Karnın yardım kazma ile bel ile / Yüzün yırttım tırnak ile el ile /  Yine beni karşıladı gül ile / Benim sadık yârim kara topraktır”


Bunların neticesinde 2009 yılının sonlarına doğru bende yeniden bir merak başladı bahçe, toprak işlerine karşı. Bir arkadaşın www.agaclar.net adresini önermesi ile de bu forum başta olmak üzere çeşitli internet sitelerini incelemeye, forumları okumaya başladım. Malum, internet ortamında bana lazım olan bir bardak su iken deryalar, okyanuslar kadarı var. Ben kepçe internet kazan karıştırdım, karıştırdım… Çok okudum, inceledim birçok şey öğrendim. Dedemden gördüklerimin ötesinde bilimsel ve teknolojik gelişmeler neticesinde birçok gübre, vitamin, yetiştirme ortamı, tohum çeşidi olduğunu fark ettim. Çeşitli sitelerden değişik tohumlar sipariş ettim. Tohumları yetiştirmek için şişen tabletler, taş yünü, torf, cocopeat, perlit, hydroton gibi yetiştirme ortamları, viyoller, saksılar, mini seralar satın aldım. Seracılardan topraksız tarımda kullanılan besin sıvılarından getirttim. Büyük marketlerden vitaminler, bitki besinleri aldım hatta kendim evde mutfak atıklarından enzimler, EM1 ile bukaşi, kompost ürettim. Yani şu anda bahçecilik üzerine forumlarda neler konuşuluyorsa, neler gündemdeyse birçoğunu denedim, uyguladım ve halen devam ediyorum.


Yukarıdaki fotoğrafta çeşitli tohum/fide yetiştirme ortamı görülmektedir. Perlit, Cocopeat (Hindistan cevizi kabuğu talaşı), torf, şişen tabletler, kaya yünü (taş yünü), hydroton, vermikulit ve fotoğrafa sonradan photoshop ile dahil olan su emici jel toprak (SAP - Super Absorbent Polymers)


Burada da çeşitli vitamin ve bitki besinleri görülmektedir. Humik asit, değişik firmaların bitki besinleri, superthrive, clonex, EM1 (Effective Microorganisms -Efektif Mikroorganizmalar),  evsel atıklardan elde edilen enzim, bukaşi, organik gübre.
 
Geçtiğimiz yaz sezonunda yani 2010 ilkbaharından sonbaharına kadar evimizin önündeki küçük bahçemde kendi çapımda bahçe işleri ile uğraştım. Boruda çilek, sandıkta patates yetiştirmeyi denedim. Takip edenler bilecektir denemelerimin birçoğunu da blogumda paylaşmaya çalıştım.

Yılın şu son günlerinde geçtiğimiz 2010 yılının muhasebesini yaparken kendimce bir özet çıkarttım. Bunu da sizlerle paylaşmak isterim. Belki aranızda burada bahsettiğim denemelerimden faydalanacaklar olabilir.
2011 yılınız mutluluk, sağlık ve başarı ile dolu olsun; selam ve saygılarımla.

Geçen sene bu vakitler bahçemi temizledim, yabani otları yoldum, çapaladım; tarlamı nadasa bıraktım bir başka deyişle..


Sabırsızlıkla beklediğim bahar gelip de havalar ısınır gibi olunca aldım küreği tırmığı elime, girdim bahçeye. Kendimce bir yerleşim planına göre fideleri dikmek için karıklar açtım. Sonra viyollerde yetiştirdiğim, bazısını köyden hazır yetişmiş getirdiğim domates ve biber fidelerini toprağa diktim.

OğluMonk'la yani oğlumla birlikte suladık, cansuyunu verdik.


Fideler biraz büyüyüp serpilince askıya aldım, boğazlama da yaptım http://www.pembedomatesagi.com/ sitesinde de tarif edildiği gibi.

Zamanla daha da büyüdüler, destek çubukları yetmez olunca 4 adet 2 metrelik boruyu diktim bahçenin köşelerine. Bunların arasına kalın ip gerdim. Domatesleri iplerle bu kalın iplere astım.


Tabi bahçede sadece domates yok. Önden bakınca sol taraf sebze bahçem, sağ taraf ise çiçek bahçesi. Çiçek bahçesinde ise akşam sefaları, güller, menekşeler, daha öncesinde kışın çıkıp solan lale ve lahanalar ile adını bilmediğim çeşitli çiçekler var. Sağ tarafta duvarda asılı olan boruda perlitte çilek ve yerde de sandıkta patatesler görülmekte.

Sebze bahçesine aşağıdaki fotoğrafta yakından bakarsak; domateslerin arkasında gül biberi, acı saksı süs biberi, sivri kıl biber, patlıcan ve patatesleri görebiliriz.


İlk hasadımı oğlumla birlikte yaptık.
 Domates dalında güzeldir.

 Toplanınca da fena değil hani.Gün geldi kilo kilo domates topladığımız da oldu.




Bir zaman geldi ki Türkiye'de bir çok domates üreticisini vuran hastalık benimkileri de yakaladı. Aşırı sıcaklardan mı yoksa hain güve tuta absoluta yüzünden mi bilemedim ama hasta oldu zavallıcıklar. Kurudular, meyveden kesildiler.

Domatesleri kurtarabilmek için biraz gübre, biraz vitamin takviyesi yaptım. Hatta EM1 ile besledim. Biraz canlanır gibi oldular. Kendilerini toparladılar, yeni sürgünler verdiler ama...

...ama yaz bitti maalesef. Yine de tek tük domates almaya devam ettim.

Sonunda sezonu kapattık. Domatesler ve biberlerin kalanlarını da toplayıp kökünden söktüm bitkileri. Sadece tek kök patlıcanı, 2-3 kök biberi ve sandıktaki patatesleri bıraktım geride. Topladığımız henüz yeşil, kızarmamış domatesleri de turşu yapmak üzere ayırdık.

Şimdi kış geldi. Ama boş durmak yok, yola devam. Evdeki hazırlıklar devam ediyor. Yeni sezon, yeni şans, yeni tecrübeler, yeni heyecanlar bekliyor bizleri.

2010 sezonunun ardından çıkardığım dersler, kazanımlar kısaca şöyle:


Bahçede Yapılan Hazırlık İşlemleri
  • Bir önceki sonbahar sonunda bahçedeki tüm bitkileri kökledim.
  • Toprağı çapalayarak alt üst ettim.
  • Bu arada toprağa karışmış olan özellikle plastik kökenli yabancı inşaat maddelerini temizledim. İri taşları ayıkladım.
  • Toprağa yanmış hayvan gübresi karıştırdım. Bir kış boyunca toprak dinlendi, tazelendi. Gübre de bu arada toprağa iyice karıştı.
  • Arada bir toprağı bel küreği ve çapa ile alt üst ettim.
  • Bahar yaklaşırken ocak sonu şubat başı gibi evdeki mini seramda tohumları viyollere ektim, filizlendirdim. Biraz acele etmişim aslında; bu seneki havanın istikrarsızlığından dolayı bazı fideler telef oldu.
  • EM1 ile bukaşi yaptım ve patatesleri ektiğim yerdeki toprağa karıştırdım.


Hatalarım
  • Tohumları filizlendirmede biraz acele etmişim. Gerçi bu sene hava durumu çok değişkendi, Mayıs ortasında bile çok soğuk günler yaşadık. Bu nedenle bazı fidelerim telef oldu, özellikle biberlerin çoğu.
  • Fide üretirken de fazla sulama ve fazla besin verdim; sanki ne kadar çok sularsam, ne kadar çok vitamin-gübre verirsem o kadar hızlı büyüyecekmiş ve daha iyi olacakmış gibi. Hâlbuki fazla sulama nedeniyle birden büyüdüler, sonra da gövdeleri zayıf olduğu için kırılıp öldüler. Köklerin hep su içinde kalması nedeniyle de birçoğu kökten çürüdü.
  • Fideleri dikmek için açılan karıklar iyi olmadı. Daha iyi bir düzenleme yapılabilirdi.
  • Fideleri çok sık dikmişim. Domateslerin bu kadar büyüyeceğini hesaplayamadım. Fideler küçükken gözümüze az göründü. Daha sonra seyreltmek için aralardakini sökmek gerekti.
  • Bahçe yerleşimi, ürün çeşitliliği daha iyi optimize edilebilirdi.
  • İlk başlarda aşırı sulama nedeniyle kökler iyice gelişmedi, iyi tutunamadı. Dolayısı ile bitkilerin kök tarafı zayıf, diğer taraftaki gövdeleri kalın oldu. Bu da meyvelerin beslenmesinde ve gelişiminde güçlüklere neden oldu.
  • Domateslerin şekil budamasında ve askıya alınmasında geç kaldım. İlk başlarda çok serbest yayıldılar. Daha sonra askıya alabilmek için güçlü dalları feda etmek zorunda kaldım.
  • Askı iplerini ince kullandığım için bitkiyi bazı yerlerde zedeledi. Rafya ya da boyna takılan kimliklerin bağlarından kullanmak lazım.
  • Bir ara ev yapımı enzimin etkisini görebilmek için aşırı miktarda kullandım, seyrelterek kullanmam gerekirken doğrudan döktüğüm de oldu. Bu da bazı bitkilerin hastalanmasına hatta ölmesine neden oldu.
  • Aşırı sıcaklarda bazı günler (evde olmadığımız için) sulayamadık. Bazı bitkilerin yaprakları hemen kavruldu. Kendine gelmesi için zaman geçti.
Kazanımlarım
  • Öncelikle tüm çalışmalar bir kazanç benim için. Akşamları işten gelince küçük bahçemde uğraşmak, sulamak, gözümün önünde gün be gün büyüdüklerini görmek, bitkileri budamak, yabancı otları sökmek, kendi yetiştirdiğim ürünleri toplamak müthiş keyifli.
  • Yaptığım denemeler ile çok şey öğrendim. Seneye daha bilinçli davranacağım.
  • Kendi yapmış olduğum ev yapımı organik gübreleri kullandım. İyileri de oldu kötüleri de oldu.
  • Ve kendi yetiştirdiğim biberleri, domatesleri, patlıcanları, patates ve marulları yemenin lezzeti…

Hâsılat: Gün be gün topladıklarımı tartıp kaydetmiştim. Buna göre bu seneki toplam hâsılat şu şekildedir:
  • Patates (Toplam : 2778 gr)
    • Yerde       : 312 gr
    • Sandıkta   : 2466 gr
  • Domates (Toplam : 26995 gr  (yaklaşık 27 Kg.)
    • Pembe        : 7781 gr
    • Sarı Küçük  : 3514 gr
    • Cherry         : 3543 gr
    • Diğer           :12157 gr
  • Biber   (Toplam : 3108 gr)
    • Kıl Sivri Biber    : 1398 gr
    • Acı Saksı (sivri)  : 664 gr
    • Acı Saksı (top)   : 82 gr
    • Gül biberi           : 964 gr
  • Patlıcan        : 4816 gr ( Tanesi ortalama 150 gr'dan 30-35 adet olsa gerek, saymamışım.)
  • Marul           : 8-10 adet
  • Bir tutam nane, bir avuç ayçiçeği, 3 adet süs kabağı, 2-3 taze fasulye, günlük 8-10 avuç çilek, 1-2 salatalık semizotu…
  • Brüksel lahanası, cherry turp kayda değecek kadar olmadı


Yeni yılınızı tekrar kutlar mutluluklar dilerim.Allah'tan dermanı olmayan dert, başedemeyeceğimiz sorunlar vermemesini herkes için dilerim.

Esen kalın.

NOT: Bu yazım blogumdaki 100. yazı olmuş. Bu güzel tesadüf de kendi kendime kutlu olsun.

Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | ReviewSilo - Reviews for e-Shopping