Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
tohum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tohum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Saksıda Altın Çilek Yetiştirme ve Tohum Alma

[İlk yayın tarihi: 29 Eylül 2011,
 güncelleme: 27 Haziran 2012]

Geçen sene marketten aldığım altın çileklerden birisini kurutup içindeki tohumları almıştım. Bir tane meyveden onlarca tohum çıkıyor, kum gibi... Bu tohumları ilkbaharda viyollerde çimlendirdim ve KüçükBahçem'e diktim. İlk meyveler de 15 Ağustos'da dallarda belirmeye başladı.

Saksıda yetiştirdiğim altın çilek artık olabildiğince büyüdü. Kökleri saksı içinde daha fazla gidemediği için kendisini dal üretip uzamaya değil de meyveye verdi. KüçükBahçem'in bir kenarında toprakta bulunanlar ise büyümekten meyveye gidemedi. O kadar büyüdü ki domatesleri ve peppinoları bile gölgede bıraktı.

Çok değil ama olsun buna da şükür. Saksıdakiler toplam 9 tane altın çilek 26 gr geldi. Bahçede topraktakilerde meyve sayısı daha çok ama henüz olgunlaşmadılar.

Bunları ailecek bir güzel yedik, bir tanesi hariç. Onu tohumluk ayırdım.


Aynen domates tohumu alır gibi altın çileği ezip tohumları suyla bir güzel yıkadım ve süzekten geçirdim. Tane tane ayrıldılar temizlenince.

Doğrudan güneş görmeyen bir yerde bir gün kadar beklettikten sonra seneye çimlendirmek üzere mini tohum depoma kaldırdım. İki sene kadar önce 15 kadar tohuma 7 TL ödemiştim. Böylelikle hem daha fazla tohum elde ettim hem de "tohumuna para saymaktan" kurtuldum.

Seneye altın çilek maceramız devam edecek; inşallah...

Bu sene de tohumlardan 20 - 30 kadar altın çilek çimlendirdim. Fakat Eskişehir'de tohumdan çıkıp da bahçeye aktarılması arasında çok zaman geçiyor dolayısı ile sonra da meyveler iyice olgunlaşamadan sezon bitiyor. Bu nedenle çimlendirmeye sera gibi uygun bir ortamda daha erken başlamak lazım, mesela Şubat - Mart gibi.


Bu arada ilgililerine şuradaki yazıya mutlaka göz atın derim. "Saksıda yer kirazı yetiştirin" Çok temiz ve güzel anlatılmış.


Sağlıcakla kalın...




Kaynaklar:
http://www.bizimbahce.net/tag/altin-cilek-uretimi
.

KüçükBahçem'in sonu (mu acaba?)

KüçükBahçem'in sonu (mu acaba?)

(Yayınlama tarihi: 02 Mayıs 2012
Güncelleme tarihi: 08 Mayıs 2012)

Önünde KüçükBahçem'in bulunduğu evime tadilat gerekti. Dış cephe sıvaları, hızlı olsun diye baştan savma yapılması nedeniyle, 3-4 sene içinde dökülmeye başladı. Bu nedenle bir tadilata giriştik. Evin önce dış cephesindeki sıvası söküldü, izolasyon malzemesi (stroforlar) yeniden dübelle yerine tutturuldu, üstüne bir kat ince sıva, bir kat da dekoratif ve koruyucu sıva onun da üstüne boya...

Bu işlemler yapılırken KüçükBahçem de kendine düşen nasibini aldı. Fakat nasibine pek de iyi bir şeyler düşmedi. Neler mi; mesela sökülen sıva artıkları. Mesela yıkılan kısımlardan tuğla ve strofor parçaları, ytong. Mesela sıva, bir de boya...

Israrla KüçükSeram'ı sökmedim yerinden. Çünkü içinde bu sene KüçükBahçem'e dikilmek üzere yetiştirmeye çalıştığım tohumlarım vardı.


Ustalar yıktı,ben her akşam yeniden kurdum seramı. Çünkü tamamen kaldırsam KüçükBahçem'in o bölgesi de hafriyat altında kalacaktı. Ben temizledim onlar yeniden batırdı bahçemi ama yılmadım.



Bahçemin, zamanında bukaşi ile zenginleştirdiğim, organik gübrelerle desteklediğim, çapaladığım, tırmıkladığım bakımını yaptığım toprağı inşaat hafriyatı nedeniyle per perişan oldu. Kimyasal maddelerle kirlendi. Toprağın üst yüzeyin 3-4 santim derinliğe kadar taşlaştı.


Nihayet evdeki tadilat bitti. Artık sıra KüçükBahçem'i diriltmeye geldi. Şimdilerde gönüllü ırgatlarımla KüçükBahçem'i temizliyoruz.



Bizi izleyeme, okumaya takip etmeye devam ediniz. (Bu iş yukarıdaki ilgili kutuya e-posta adresinizi bırakırsanız daha kolay olur, benden söylemesi...)

------------------------------oOo------------------------------
8 Mayıs 2012'de eklenen kısım.

Yazımın ilk bölümünde evimin önündeki hepi topu 10-12 metrekarelik KüçükBahçem'in evimdeki tadilat nedeniyle bozulduğunu, kirlendiğini yazmıştım. Kirlenen, yapı kimyasalları nedeniyle de taşlaşan toprağın üstünü kazıyıp attım.

Bunu yaparken de dış destek almayı ihmal etmedim.
Kızım olmadan asla...

Kazıyarak attığım toprağın yerine Mayıslar'ın ardıç ormanlarının, çam ormanlarının zemininden ve çeşit olsun diye Türkmentokat'ın verimli tarlalarından bir kaç çuval toprak getirdim. Bu toprağa biraz da yanmış koyun gübresi ilave ettim.

Aman ormancı görme beni...
Bu arada KüçükSeram da görevini yerine getirdi ve seneye kadar emekliye ayrılmış oldu.

Çeşitli yerlerden getirdiğim toprağı bir güzel karıştırdım.Taşları, kalın bitki köklerini, gözüme takılan yabani otları ve tohumları ayıkladım. Bir iki gün bu şekilde dinlenmeye bıraktım toprağı. Amacım; varsa toprakta haşerat, börtü böcük; kendisi ve/veya yumurtası/larvası kaçsınlar, kuşlar tarafından ayıklansınlar.


Bir kaç gün sonra bahçemin yerleşimine göre tırmıklayarak tesviye ettim.

Çocuklarıma, toprakla oynayabilmeleri için küçük bir alan bırakmayı da ihmal etmeden şekil vermeye çalıştım.

İşte sonuç ortada. İlk fotoğrafla son fotoğrafı kıyasladığımızda epey fark var zannedersem. Birkaç güne kadar da KüçükSeram'da çimlendirdiğim tohumları toprağa aktarırım umarım. "KüçükBahçem Resurrection"

Bizi okumaya devam ediniz.



Tohumlar Toprağa - 2012 Sezonu [Son güncelleme: 8 Mayıs]

2012 bahçe sezonu herkese hayırlı ve bereketli olsun...


(İlk yazım tarihi: Nisan 2012
Son güncelleme: 8 Mayıs 2012 )


Sabırsızlıkla beklenen gün geldi. Saksılardaki toprağı döküp, tazeledim ve tohumları toprağa ektim.

Bu sene KüçükBahçem'de yetiştirmek istediğim sebzeler: Patates, pembe domates (Sakarı domatesi), yatak domates, patlıcan, gül biberi, kırmızı acı maraş biberi, kırmızı yağlık (kapya) biber, reyhan ve fesleğen, susak (süs su kabağı), salatalık, altın çilek ve patates.

Herhalde bu kadarı yeterli KüçükBahçem'e :) Zaten 2'şer kök olsa bahçede yer kalmaz.  (Bu kadar şey küçücük bahçede olur mu diyenler şuraya bakabilir --> Küçük bahçemde minik bir gezintiye var mısınız? Biz gönlü zengin bir insanız, olduğu kadar yeter bize...)

Domates - biber - patlıcan - susak
Saksıda reyhan ve fesleğen
Viyolde ise altın çilek, yatak domates ve salatalık (hıyar)

Saksılar ve viyol KüçükSeram'da
Saksıları ve viyolleri daha çabuk çimlenebilmesi için KüçükBahçem'deki KüçükSeram'a koydum. Seranın içi dışarıya göre daha sıcak ve nemli oluyor.

Fotoğraflarda görülmese de bir küçük saksıda da buğday çimlendirmeyi deniyorum. Malum, buğday çimi iyi bir anti kanserojen ve iyi bir C vitamini deposu.

Patateslerin yeri belli, onları sandıkta yetiştiriyorum. Bu sene de gelenek bozulmadı. Patatesi cücükleri eşit dağılacak şekilde ikiye bölüp toprağa öyle gömüyorum. Patates yetiştirmek için bütün bir patatesi gömmeye gerek yok. Üzerinde bolca sağlıklı ve diri cücük olduktan sonra kabuğu bile yeterli.


Bu sene de patatesler sandıkta yetişecek

Daha sonra KüçükBahçem'in ilk sulaması fotoğrafta da görüldüğü gibi OğulMonk tarafından resmen gerçekleştirildi. 


2012 bahçe sezonu herkese hayırlı ve bereketli olsun...


------------------------------------------oOo------------------------------------------

( 2 Mayıs 2012'de ilave edilen kısım)

Bir başka yazımda bahsettiğim bahsedeceğim gibi, bir yandan evimin tadilatı devam ederken bir yandan da seramın içindeki fideliklerimi ihmal etmedim. Elimiz erdikçe gerektikçe suladım. Çimlenen tohumlardan sıkışık olanları ayırıp viyollere aktardım.


Viyollerdeki tohumlardan ilk önce salatalıklar (hıyarlar) çıktı topraktan.


Ardından da pembe domateslerim, susaklarım ve biberlerim çimlenmişler. Saksının patlıcan bölümündekiler sizi yanıltmasın. Onlar toprakta kalmış olan akşam sefası tohumlarından çıkanlar.

Sandığa yarım yarım gömdüğüm patatesler de kafalarını çıkarıp güneşe bakmaya başladılar.



Tadilata, hafriyata aldırmadan fidelerimize yetiştirmeye devam ediyoruz. Seranın içinde bir fısfıs yardımıyla yağmurlama yöntemiyle suluyoruz fidelerimizi. Yuvarlak saksıdakiler de reyhan ve fesleğenlerim. Küçük kızım reyhan saksısına (öndeki) kürekle daldığı için biraz hasarımız var. O kadar da olacak artık...




------------------------------------------oOo------------------------------------------
( 8 Mayıs 2012'de ilave edilen kısım)

Tohumdan çıkan pembeler büyümeye devam ediyor. Bahçeye aktarılmasına çok az kaldı.Bu arada KüçükSeram da tamamen söküldü bulunduğu yerden. Portatif olduğu için sökmek kolay oldu.


Bu sene KüçükBahçem'in portföyünde sadece pembe domates yok elbet; salatalıklar, susaklar, gül biberi, acı maraş biberi, altın çilekler de büyümekte. Sırası geleni bahçeme aktaracağım.



------------------------------------------oOo------------------------------------------


KüçükBahçem'i okumaya devam ediniz.

Esen kalın; bol hasatlar dileğimle...

Bir Pembe Domates Tohumu Paylaşımı Hikayesi



Bahar gelip de havalar ve toprak ısınmaya başladığında, benim gibi bahçecilik takıntısı olanların da içinde bir kıpırtı başlar. Aslında o kıpırtı sürekli vardır bizim gibilerinde; bahar gelince artık içine sığmamaya başlar. Doğanın canlandığı gibi insanın da içinde bir şeyler uyanma eğilimindedir. (Mart-kedi-dam üçlemesi konumuz dışındadır, lütfen!)

Bu zamanlarda bizim Pembe Domates Ağı'mızda da bir hareketlilik başlar. Tecrübeliler geçilen sezondaki tecrübelerini paylaşırlarken, diğer bir deyişle tabirimi hoş görün "havasını atıp keyfini sürerlerken" aramıza yeni katılanlar da tohum talebinde bulunurlar...

Geçtiğimiz 2011 yılında, kendi çapımda elimdeki pembe domates tohumlarını paylaşıma açmıştım. Bu tür şeyleri paylaşmak isteyince facebook'daki kadar kolay olmuyor maalesef. Öncelikle tohum zarflarını hazırladık. İçlerine elimdeki tohum stoğu dahilinde 6-7şer adet pembe domates tohumu koyduk, hediyesi olarak da başka bir zarfa bir kaç tane biber tohumu...

Sonra oğlum OğulMonk'la birlikte zarfları kapattık birer birer.

İşyerindeki arkadaşlarımdan da kargo paketi yapma konusunda destek aldım, eksik olmasınlar. Sonra da talep sahiplerine kargoladık tohumları.

Gel zaman git zaman, biz kendi KüçükBahçem'izde kendi domateslerimizle meşgulken, gönderdiğimiz tohumlar da bir yerlerde yetiştirilmişler. Bakınız fotoğraflarını bizimle paylaşan PDA üyelerinin gönderdiklerinden bazıları aşağıda. İnşallah diğer tohumlar da tutmuştur ve domates vermişlerdir.

Şu gelen e-posta ne kadar da güzel, her şeye değer; eksik olmasınlar. İnsan bu vesile ile paylaşmanın tadını alıyor. Bazı şeyler gerçekten de paylaşıldıkça kıymetleniyor.


Umarım bu sene de pembe domateslerimizden elde ettiğimiz tohumlar eş-dostla, hatta uzaktaki meraklıları ile paylaşılır. Pembe Domates Ağı'nı kurmak suretiyle yüzlerce kişiyi buluşturan, güzel paylaşımlara ve GDO'suz pembe domatesin yaygınlaşmasına vesile olanlara da selam ve hürmetlerimle...



.

Tohumdan çiçeğe kadar geçen süre 30 bin yıl kadarcık...


Başlıkta 30 bin yıl yazıyor ama aslında Rus biliminsanları karbon testlerine göre 31800 ± 300  yaşındaki bir tohumu çimlendirmeyi başarmışlar.  Bu tarihler kabaca buzul çağına denk gelmekte. Soil Cryology laboratuarının biliminsanları, 2007 yılında Sibirya'nın Kolima bölgesinde, bir sincabın saklamış olabileceği tahmin edilen "Silene stenophylla" isimli bir bitkinin tohumlarını buldular.
Çalışma ekibinden Stanislav Gubin, sincapların yaşadığı yerleri yıllarca didik didik aradıklarını ve nihayetinde yerin 38 metre altında, birçok at, geyik, mamut, bizon gibi memelilerin fosillerinin arasında bu tohumları bulduklarını söylüyor. Tohumların aşırı soğuk tarafından korunması ona “donmuş bir gen havuzu” sağlamış.


 Bugüne kadar en yaşlı tohumdan çimlendirilebilmiş bitki


Daha önce de Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümünce yürütülen kazıda, Kütahya Seyitömer Höyüğü'nde, 4 bin yıl öncesine ait olduğu belirlenen mercimek tohumları bulunmuş ve yine aynı üniversitenin Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü tarafından "doku kültürüyle" çoğaltılarak toprakta çimlendirilmişti. Bu tür çalışmaları yürekten kutlamak lazım, çünkü %100 GDO'suz (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) hatta çapraz döllemelere maruz kalmamış (hibrit olmayan) tohumlar elde edilebiliyor bu sayede.

Bu da bizim 4 bin yıllık tohumdan çimlendirmeyi başardığımız bir mercimek tohumu

Çalışmayla elde edilen bilgiler ışığında dünya üzerinden uzun yıllar önce silinmiş canlıların donmuş nehir yatakları gibi bölgelerde kalıntıları bulunabilirse, tekrar yaşama döndürülebileceğine inanılmakta.

Ne dersiniz bu gidişle Jurrassic Park gerçek olacak galiba.


Dip not: Burada bir şeyi itiraf etmem gerekiyor. Daha önce Türkiye'de böyle bir çalışma yapılıp da 4 bin yıllık bir mercimek tohumunun çimlendirildiğini okuduğumda bu işte kullanılan saksıya bakarak bu işe ve çalışmaya verdiğimiz kıymetin ne kadar da az olduğunu eleştirmiştim. Amacım kesinlikle bu çalışmayı yapanları değil bu çalışmalar için ayrılan bütçeleri eleştirmekti aslında. Şimdi Rusların saksısına bakınca görüyorum ki bizim saksılar daha iyiymiş hiç olmazsa:)

Kaynaklar:
http://thetechjournal.com/science/30000-years-old-buried-plants-coming-back-to-life.xhtml
http://en.wikipedia.org/wiki/Silene_stenophylla
http://www.nydailynews.com/news/world/russian-scientists-revive-ice-age-plant-article-1.1025943

veee huzurlarınızda KüçükBahçem'in pembe güzelleri

Bu sene biraz gecikti benim pembe güzellerim. Pek bir nazlandılar pembe yanaklarını göstermek için...

Zaten köyümden pembe domates (sakarı domatesi) fidesi diye getirip diktiğim fidelerin çoğu "küçük" bir karışıklık sonucu salkım çeri çıkmıştı. Allah'tan kendim çimlendirdiğim bir kaç tane pembem vardı da onlar durumu kurtardı. Dediğim gibi bu sene pembe domatesim az olduğu için olanlar da daha bir kıymetli oldu. Gözüne bakıp duruyorum domateslerin, büyüsünler sonra da pembeleşsinler diye. Havaların geç ısınmasından dolayı toprağa geç aktardığım pembeler Eylül ayının ortasına gelmemize rağmen daha yeni yeni kızardılar, daha doğrusu pembeleştiler.

KüçükBahçem'deki ilk pembeleşen pembe domatesimi görüyorsunuz aşağıda. Büyüklüğünü gösterebilmek için ölçek olarak 50TL'yi kullandım. Bu tür işlerde genellikle 1 TL kullanılır ama bende para af edersiniz "çok" olduğu için cebimdeki en küçük para ile ölçekledim. Hem demedik mi bu pembeler pek bir kıymetli diye, şimdi 1 TL kullanmak yakışmaz...


O da olmazsa arabamın anahtarını koyayım ölçek olarak, maksat görgüsüzlük değil mi? (Kıroyum ama para bende)


KüçükBahçem'den topladığım günlük mahsul bir arada.

KüçükBahçem'in ilk pembe güzelleri bir arada. En irisi 511 gr ilk hasat olan 4 tanesi 1223 gr geldi.

Amanın burada 1 TL kullanmışım, gitti karizma.




Pembelerin devamı KüçükBahçem'de, dalında.

Pembe domateslerin tohumlarının nasıl alındığını fotoğraflı anlatımıyla okumak için tıklayınız --> tam buraya <--

Esen kalın.


Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | ReviewSilo - Reviews for e-Shopping